Results for bounded translation from English to Turkish

bounded by
(= tarafından sınırlandırılmış)

bounded rationality
sınırlı rasyonellik

we can only have bounded variables
sadece sınırlandırılmış değişkenler kullanılabilir

they've bounded the city with a line.
Şehri bir hatla çevrelemişler.

bounded input bounded output system (bibo system)
sınırlı çıktılı dizge

"bounded choice: true believers and charismatic cults".
"bounded choice: true believers and charismatic cults".

it is bounded by the provinces of södermanland, närke, and västmanland.
södermanland, närke ve västmanland illerinin göle kıyıları vardır.

it is bounded by the provinces of västergötland, närke, Östergötland and småland.
İl bazında västergötland, närke, Östergötland ve småland'ın göle kıyısı vardır.

it is on the north side of the seward peninsula and bounded the east by the baldwin peninsula.
seward yarımadasının kuzeyinde doğudan baldwin yarımadası ile sınırlanır.

a drop or droplet is a small column of liquid, bounded completely or almost completely by free surfaces.
bir damla ya da su damlacığı; küçük bir hacmi olan, tamamen veya neredeyse çok küçük yüzeylerle sınırlıdır.

it is bounded by other quarters of bonn including duisdorf, dransdorf, lengsdorf, lessenich and poppelsdorf.
duisdorf, dransdorf, lengsdorf, lessenich/meßdorf ve poppelsdorf'a komşudur.

he is also well known for his work in bounded rationality, and can be considered as one of the founding fathers of experimental economics.
ayrıca sınırlı rasyonellik konusundaki çalışmalarıyla da tanınmakta, ve deneysel ekonominin kurucularından biri olarak görülmektedir.

however, for the bounded problem, where the supply of each kind of item is limited, the algorithm may be far from optimal.
however, for the bounded problem, where the supply of each kind of item is limited, the algorithm may be far from optimal.

according to strabo, the river parthenius formed the western limit of the region, and it was bounded on the east by the halys river.
strabo'ya göre parthenius nehri bölgenin batı sınırını çiziyordu, doğusunda da halys nehri vardı.

==the passion figures at congonhas==at the bottom of the stairs is a long courtyard that is bounded by half a dozen pavilions.
== congonhas'taki tutku figürleri ==merdivenlerin dibinde uzun bir yarın düzine pavyon ile sınırlandırılmış bir avlu bulunmaktadır.

blackburn is bounded to the south by darwen, with which it forms the unitary authority of blackburn with darwen; blackburn is its administrative centre.
törensel lancashire kontluğuna bağlı olup 2009dan itibaren yerel idare itibariyle tek-seviyeli "blackburn ile darwen" yerel İdaresi'nin merkezidir.

in complex analysis, liouville's theorem, named after joseph liouville, states that every bounded entire function must be constant.
karmaşık analizde, joseph liouville'in ismine atfedilen liouville teoremi, sınırlı her tam fonksiyonun sabit olmak zorunda olduğunu ifade eder.

==geography==piauí is bounded on the west by maranhão, on the east by ceará, pernambuco and bahia, and on the south by tocantins.
doğusundan ceará ve pernambuco, güneydoğusu ve güneyinden bahia, ve batısından tocantins ve maranhão tarafından çevrelenir.

a subject was shown a list of twelve cards. each card described one prize. then the subject was given two cards and asked whether he wanted to pay a certain fee for getting a third bounded rationality in choice 19 card from the deck.
bir konu on iki kartın bir listesi olarak gösterildi. her kart bir ödül açıkladı. daha sonra konuya iki kart verildi ve seçim 19 kart destesinde üçüncü bir sınırlı rasyonalite almak için belirli bir ücret ödemek istediğini sordu.

they're still bounded by legal goals and principles: the teacher is accountable to the principal, the judge is accountable to an appellate court, the president is accountable to voters.
hala yasal hedef ve ilkelere uymalari gerekli. ogretmen mudure hesap verir. hakim temyiz mahkemesine hesap verir. baskan secmene hesap verir.