Results for he didn't have time to spend with... translation from English to Turkish

he didn't have time to spend with his children.
Çocukları ile birlikte geçirecek zamanı yoktu.

tom didn't have time to spend with his children.
tom'un çocuklarıyla harcayacak zamanı yoktu.

tom didn't have time to finish his report.
tom'un raporunu bitirmek için zamanı yoktu.

tom didn't have time to relax.
tom'un dinlenmek için zamanı yoktu.

tom complained that he didn't have enough time to read.
tom okumak için yeterli zamanının olmamasından yakındı.

tom said he didn't have time to read the newspaper this morning.
tom bu sabah gazete okumak için zamanının olmadığını söyledi.

i didn't have time to watch tv yesterday.
dün tv izlemek için zamanım yoktu.

this year i didn't have time to go on holidays.
bu yıl tatile gidecek zamanım olmadı.

tom went without lunch because he didn't have enough time to eat.
tom yemek için yeterli zamanı olmadığından öğle yemeği yemeden gitti.

tom didn't have time to go jogging every morning.
tom'un her sabah koşuya gitmek için zamanı yoktu.

it's amazing how little time tom spends with his children.
tom'un çocuklarına bu kadar az zaman harcaması şaşırtıcı.

an emerging opportunity came -- didn't have time to get everybody together.
Çok önemli bir fırsat elde ettik -- herkesi biraraya toplayacak zamanımız yoktu.

she advised him to see the dentist, but he said that he didn't have enough time to do so.
o ona bir dişçi görmesini tavsiye etti fakat o öyle yapacak yeterli zamanı olmadığını söyledi.

while some of these bloggers and activists were later released, at the time of their arrest many didn't have time to tell their lawyers and family members what was happening.
tutuklanan bloggerlardan bazıları daha sonra salınsa da, tutuklanmaları esnasında ailelerine ya da avukatlarına ne olup bittiğini haber verme fırsatları olmuyordu.

so, we did. we took all the patients like humberto, that's the apple background, we stole that because we didn't have time to build our own. this is a real app by the way.
yaptık. humberto gibi olan tüm hastaları aldık, İşte bu apple arka planı, bunu yenisini yapacak zamanımız olmadığı için çaldık. bu arada bu gerçek bir uygulama.

august pfluger, chief executive of the baiji.org foundation, said, "the strategy of the chinese government was a good one, but we didn't have time to put it into action.
baiji.org vakfının baş yöneticisi august pfluger "Çin hükümetinin stratejisi iyi bir stratejiydi ancak eyleme geçecek zamanımız yoktu.

so that was my work, and it was my way of reimagining the future for future research, with figuring out exactly what this protein does, but also for the future of chemotherapy effectiveness -- so maybe all grandfathers with cancer have a little bit more time to spend with their grandchildren.
evet, benim çalışmam bu şekilde, bu çalışma geleceği yeniden tasarlamak ve sonraki araştırmalara yol açmak için, bu proteinin tam olarak ne yaptığını anlamak için, ayrıca kemoterapinin verimliliğinin geleceği için belki bütün kanser hastası dedelerin torunlarıyla biraz daha fazla zaman geçirebilmesi için kendime açtığım bir yoldu.