Results for pillow translation from English to Turkish

pillow
yastık

can i get a pillow?
bir yastık alabilir miyim?

i need an extra pillow.
ekstra bir yastığa ihtiyacım var.

he laid his head on the pillow.
o, başını yastığa koydu.

she laid her head down on the pillow.
başını yastığa koydu.

tom's dog slobbered on his pillow.
tom'un köpeği onun yastığına salya akıttı.

tom put his pistol under his pillow.
tom tabancasını yastığının altına koydu.

"подушка") 'pillow'*spickaq : (< rus.
"подушка") 'yastık'*spickaq : (< rus.

tom asked for a blanket and a pillow.
tom, bir battaniye ve bir yastık istedi.

tom decided to try sleeping without a pillow.
tom bir yastık olmadan uyumayı denemeye karar verdi.

may i have a pillow and a blanket, please?
bir yastık ve bir battaniye alabilir miyim, lütfen?

he slept over at my house once, and he left his pillow.
o bir kere benim evimde uyumuştu ve yastığını bende bıraktı.

he died long after he left the pillow at my house, but we never got around to returning it."
yastığı evde bıraktıktan uzun bir süre sonra öldü, ama hiç bir zaman geri götürmedik.''

well, tonight he sleeps safely with a stack of letters just like this one tucked beneath his pillow, scripted by strangers who were there for him when.
bugün o adam, yastığının altına sıkıştırılmış bu mektup gibi, tanımadığı insanların bunu öğrendiğinde yazdığı bir mektup yığınının üstünde güvenle uyuyor.

and when the messengers were come in, behold, there was an image in the bed, with a pillow of goats' hair for his bolster.
ulaklar eve girince, yatakta başında keçi kılından yastık olan putu gördüler.

and michal took an image, and laid it in the bed, and put a pillow of goats' hair for his bolster, and covered it with a cloth.
mikal aile putunu alıp yatağa koydu, üstüne yorganı örttü, baş tarafına da keçi kılından bir yastık yerleştirdi.

and when ye withdraw from them and that which they worship except allah, then seek refuge in the cave; your lord will spread for you of his mercy and will prepare for you a pillow in your plight.
"madem ki onlardan ve allah dışındaki taptıklarınızdan yüz çevirip kenara çekildiniz, hadi mağaraya sığının ki, rabbiniz size rahmetinden bir nasip yaysın ve işinizde size kolaylık ve başarı sağlasın."

and he was in the hinder part of the ship, asleep on a pillow: and they awake him, and say unto him, master, carest thou not that we perish?
İsa, teknenin kıç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler onu uyandırıp, ‹‹Öğretmenimiz, öleceğiz! hiç aldırmıyor musun?›› dediler.

i think inside at some point, we put our heads down on the pillow and we go, "there's got to be more to life than this."
bir noktada içten düşünüyorum, başımızı yastığa koyuyoruz ve devam ediyoruz, "daha fazlası olmak zorunda bu hayatta."

pillows
yastık