Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
it should be ensured that the casement is slid too fast and that there are no foreign objects on the rails when the hardware is used.
donanım kullanılırken kanadın çok hızlı sürülmesine ve rayların üzerinde yabancı cisimler olmamasına dikkat edilmelidir.
pointing to the economic crisis as a main catalyst, a new freedom house report shows that freedom of the press slid for the seventh straight year in 2008.
kısa bir süre önce yayınlanan ve temel hızlandırıcı etken olarak ekonomik krize dikkat çeken freedom house raporuna göre, basın özgürlüğündeki gerileme, 2008’de üst üste yedinci yılını doldurmuş bulunuyor.
preliminary bookings for the summer have slid 10% and could decrease by up to 30%, analysts say.
analistler, yaz için yapılan erken rezervasyonlarda yüzde 10’luk bir düşüş yaşandığını ve bu oranın yüzde 30’u bulabileceğini söylüyor.
this lorry began to skid, and then also crossed over to the wrong side of the road, slid along the tunnel wall for 130 meters and then finally crashed into an oncoming minibus with caravan carrying three people.
bu tır kaymaya başladı ve daha sonra yolun yanlış tarafına geçti ve 130 metre tünel duvarı boyunca kaydı ve son olarak üç kişiyi taşıyan bir karavan ile gelen minibüse çarptı.
and (remember) when we took a covenant from the children of israel, (saying): worship none but allah (alone) and be dutiful and good to parents, and to kindred, and to orphans and al-masakin (the poor), [tafsir at-tabari, vol. 10, page 158 (verse 9:60)] and speak good to people [i.e. enjoin righteousness and forbid evil, and say the truth about muhammad peace be upon him], and perform as-salat (iqamat-as-salat), and give zakat. then you slid back, except a few of you, while you are backsliders. (tafsir al-qurtubi, vol. 2, page 392).
hani bir vakitler İsrailoğulları'ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: allah'dan başkasına tapmayacaksınız, anababaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.