Results for you are not to speak to the man a... translation from English to Turkish

you are not to speak to the man at the wheel.
direksiyon başındaki kişiyle konuşmayacaksın.

you are not to speak to him while he is studying.
o, okurken onunla konuşmayacaksın.

she was asked not to speak at the meeting.
ondan toplantıda konuşmaması rica edildi.

i'd like to speak to the lady of the household.
evin hanımıyla konuşmak istiyorum.

you are not to blame for the accident.
kazadan sorumlu tutulmayacaksın.

i should like to speak to the manager.
ben yönetici ile konuşmak istiyorum.

i need to speak to the person in charge.
sorumlu kişi ile görüşmem gerekiyor.

you are not to leave this room.
bu odadan ayrılmayacaksın.

you are not to sleep in this room.
bu odada uyumayacaksın.

you are not to blame, nor is he.
sen suçlanmayacaksın, nede o.

so ignore them, you are not to blame,
artık onlara aldırma. (davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.

i want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.
ben vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.

we wanted to speak to the president of the company, but he refused to speak to us.
biz şirket başkanı ile konuşmak istedik, ama o bizimle konuşmayı reddetti.

so turn away from them; you are not to blame.
artık onlara aldırma. (davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.

then turn your back upon them for you are not to blame;
artık onlara aldırma. (davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.

and the students wanted to speak to the government, and police answered with bullets.
Öğrenciler yöneticiler ile konuşmak istediler ve polisler mermilerle karşılık verdiler.

so why is it not, that if you are not to be repaid, –
eğer (öldükten sonra) cezalandırılmayacaksanız

though you are not to be blamed if he would not purify himself --
arınmak istememesinden sana ne?

tom asked the man at the front desk where he could get his suit pressed.
tom ön masadaki adama takım elbisesini nerede ütületebileceğini sordu.

so leave them, [o muhammad], for you are not to be blamed.
artık onlara aldırma. (davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.