Results for you do like it, don't you translation from English to Turkish

you like it, don't you?
onu seviyorsun, değil mi?

you know it, don't you?
onu biliyorsun, değil mi?

you do know how to do that, don't you?
onu nasıl yapacağını biliyorsun, değil mi?

don't you like it?
onu sevmiyor musunuz?

i made it for you. do you like it?
senin için yaptım. beğendin mi?

why don't you do it?
niçin onu yapmıyorsun?

why don't you do something?
neden bir şey yapmıyorsun?

you must do the work, even if you do not like it.
sevmeseniz bile, işi yapmanız gerekir.

so why don't you do that now?
o halde neden şimdi bakmıyorsunuz?

what don't you do this, and why don't you do that?"
neden bunu şöyle, şunu da böyle yapmıyorsun?"

and when you do not bring a (qur'anic) verse to them, they say: "why don't you make one up?"
kendilerine bir mucize getirmediğin zaman: "mucize isteseydin ne olurdu," derler.

don't you feel one step closer already, like it's already becoming part of your identity?
Şimdiden bir adım daha yakın hissetmiyor musunuz, kişiliğinizin bir parçası haline gelmiş gibi değil mi?

"jazz music is a type of music which can be tiresome if you do not like it," says fan gordan kalajdjiev.
cazsever gordan kalajdjiev “caz, sevmeyenler için yorucu olabilecek bir müzik türü”, diyor.

most of the time, i make posters, i post them on facebook, my friends like it, don't like it, most of the time don't like it, don't share it, don't nothing, and it's another day.
Çoğu zaman, posterler tasarlarım ve onları facebook'ta yayınlarım. arkadaşlarım beğenirler veya beğenmezler. Çoğu zaman beğenmezler, paylaşmazlar, çoğunlukla, hiçbir şey yapmazlar.

and through a process of selection evolution, you can pull one out of a billion that does something that you'd like it to do, like grow a battery or grow a solar cell.
ve seleksiyon evriminin isleyisine gore sizin hosunuza giden bir tanesini bu milarlarca virusun icinden cekip alabiliriz. bu sanki bir pil yada gunes pil yetistirmeye benziyor.

and when you do not bring a (qur'anic) verse to them, they say: "why don't you make one up?" say: "i follow only what my lord reveals to me."
onlara keyfî olarak istedikleri bir âyet veya mûcize getirmediğin zaman“hiç değilse bir şeyler bulup buluştursaydın yâ!” derler.de ki: “ben, sadece rabbimden ne vahyolunursa ona tâbi olurum.

and when you do not bring a (qur'anic) verse to them, they say: "why don't you make one up?" say: "i follow only what my lord reveals to me." these (revelations) are an evident proof from your lord, and a guidance and grace for those who believe.
onlara (arzularına göre) bir âyet getirmediğin zaman, derleyip toplasaydın ya derler, sen de de ki; ben ancak rabbimden bana ne vahyolunuyorsa ona uyarım, işte bütünüyle bu kur'ân, rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözünü açacak beyanlardır), iman eden bir kavim için hidayettir, rahmettir.