Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
rimanevano colpiti dal suo insegnamento, perché parlava con autorità
yetkiyle konuştuğu için onun öğretişine şaşıp kaldılar.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
rimanevano tra gli israeliti sette tribù che non avevano avuto la loro parte
ne var ki, mülkten henüz paylarını almamış yedi İsrail oymağı vardı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
se la nube rimaneva pochi giorni sulla dimora, per ordine del signore rimanevano accampati e per ordine del signore levavano il campo
bazen bulut konutun üzerinde birkaç gün kalırdı. halk da rabbin verdiği buyruğa göre ya konakladığı yerde kalır ya da göç ederdi.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
quanti rimanevano degli amorrei, degli hittiti, dei perizziti, degli evei e dei gebusei, che non appartenevano agli israeliti
İsrail halkından olmayan amorlular, hititler, perizliler, hivliler ve yevuslulardan artakalanlara gelince,
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
gli israeliti si mettevano in cammino per ordine del signore e per ordine del signore si accampavano; rimanevano accampati finché la nube restava sulla dimora
rabbin buyruğu uyarınca göç eder, yine rabbin buyruğu uyarınca konaklarlardı. bulut konutun üzerinde durdukça yerlerinden ayrılmazlardı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
se la nube rimaneva ferma sulla dimora due giorni o un mese o un anno, gli israeliti rimanevano accampati e non partivano: ma quando si alzava, levavano il campo
bulut konutun üzerinde iki gün, bir ay ya da uzun süre kalsa bile, İsrailliler konakladıkları yerde kalır, yola koyulmazlardı. ama bulut kalkar kalkmaz yola çıkarlardı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
frattanto l'esercito del re di babilonia muoveva guerra a gerusalemme e a tutte le città di giuda che ancora rimanevano, lachis e azekà, poiché solo queste fortezze erano rimaste fra le città di giuda
o sırada babil kralının ordusu yeruşalime ve yahudanın henüz ele geçirilmemiş kentlerine -lakişe, azekaya- saldırmaktaydı. yahudada surlu kent olarak yalnız bunlar kalmıştı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
le porte dell'edificio laterale rimanevano sullo spazio libero; una porta dava a settentrione e una a mezzogiorno. lo spazio libero era cinque cubiti tutt'intorno
yan odaların girişi açık alana bakıyordu; biri kuzeyde, öbürü güneydeydi. açık alana bitişik temelin genişliği her yandan beş arşındı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
venuto il sabato, incominciò a insegnare nella sinagoga. e molti ascoltandolo rimanevano stupiti e dicevano: «donde gli vengono queste cose? e che sapienza è mai questa che gli è stata data? e questi prodigi compiuti dalle sue mani
Şabat günü olunca İsa havrada öğretmeye başladı. söylediklerini işiten birçok kişi şaşıp kaldı. ‹‹bu adam bunları nereden öğrendi?›› diye soruyorlardı. ‹‹kendisine verilen bu bilgelik nedir? nasıl böyle mucizeler yapabiliyor?
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality: