From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
Add a translation
살아 있는
živý
Last Update: 2009-07-01 Usage Frequency: 1 Quality: Reference: Translated.com
- 살아 있는 걸요
- hayattayım.
Last Update: 2016-10-28 Usage Frequency: 1 Quality: Reference: Translated.com
양심이 살아 있는 땅
bir vicdan krallığı!
어떻게 살아 있는 거지?
neden hala hayattasın?
그게 당신이 살아 있는 유일한 이유야
ben bir vatanseverim.
당신 덕분에 칼슨 씨가 살아 있는 거예요
onu hayatta tutuyorsun.
뇌는 죽었고, 불행히도 몸만 살아 있는 상태란다
beyin ölümü gerçekleşti. vücudu yaşıyor ama ne yazık ki, ne yazık ki o öldü.
가끔 밤에 누워서 내가 살아 있는 건가 생각해
bazen geceleri uyanıkken gerçekten yaşayıp yaşamadığımı merak ederdim.
난 당신이 여기서 살아 나갈 수 있는 유일한 기회야
tek hayatta kalma şansın benim.
냉각기에 살아 있는 조직을 집어넣을 때까지 긴장을 풀 수 없어요
canlı dokuyu soğutucularına koyana dek rahat edemezler.
내가 정말로 다 죽게 될 때는 살아 있는 것들은 다 죽었어
ve gerçekten öldüğümde, alayının köküne kibrit suyu!
아마 지금이 미치지 않은 거야 당신 살아 있는 거, 그렇지?
belki de deliren kısım o değildir. hâlâ yaşıyorsun, değil mi?
내가 싸우지 못 하는 살아 있는 드래곤은 없다고! 이 녀석 빼고
Üstesinden gelemeyeceğim ejderha yoktur benim!
살아 있는 프레젤이네 (주: 프레젤=미국식 꽈배기 과자)
İnsan simiti.
당장은 아니겠지만 제가 살아 있는 한 수술한다 그럴 때까지 딱 달라붙어 있을 거예요
belki bugün değil ama ameliyat olana kadar başına ekşiyeceğim.
아마 제가 저지른 모든 실수들에도 불구하고 환자가 살아 있는 게 행운이라고 하셨을 거예요
muhtemelen, yaptığım tüm hatalara rağmen hasta yaşadığı için şanslı olduğumu söylerdi.
호환이 되고, 살아 있는 유기 물질과 접촉만 하면 돼 그러면 짠, 완전히 개조되는 거야
tek gereken uygun canlı organik maddeyle temas kurmak ve pat!
그래서 그가 살아가는 동안에는 희망이 있는 거야
o yaşadığı sürece ümit var demektir.
넌 내가 살아남을 수 있는 마지막 찬스야.
yaşamaya devam edebilmem için elimdeki tek şansımsın.
그래서, 사람들을 놀래키지는 않았습니다 그 소년은, 아직 살아 있는 여동생을 기다리는게 일과 였습니다
İşi hâlâ yaşayan kız kardeşini beklemekmiş.