From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
misit ergo nabuzardan princeps militiae et nabu et sesban et rabsares et neregel et sereser et rebmag et omnes optimates regis babyloni
bunun üzerine muhafız birliği komutanı nebuzaradan, askeri danışman nebuşazban, baş görevli nergal-sareser ve babil kralının öbür görevlileri
cogitavitque cor meum mecum et increpui optimates et magistratus et dixi eis usurasne singuli a fratribus vestris exigatis et congregavi adversus eos contionem magna
düşününce soylularla yetkilileri suçlu buldum. onlara, ‹‹kardeşlerinizden faiz alıyorsunuz!›› dedim. onlara karşı herkesi bir araya topladım. sonra şöyle dedim:
erant autem ahab septuaginta filii in samaria scripsit ergo hieu litteras et misit in samariam ad optimates civitatis et ad maiores natu et ad nutricios ahab dicen
ahavın samiriyede yetmiş oğlu vardı. yehu mektuplar yazıp samiriyeye gönderdi. yizreelin yöneticilerine, ileri gelenlere ve ahavın çocuklarını koruyanlara yazdığı mektuplarda yehu şöyle diyordu:
dedit autem deus in corde meo et congregavi optimates et magistratus et vulgum ut recenserem eos et inveni librum census eorum qui ascenderant primum et inventum est scriptum in e
tanrım soylarına göre halkın sayımı yapılabilsin diye soyluları, yetkilileri ve bütün halkı toplamamı istedi. sürgünden ilk dönenlerin soy kütüğünü buldum. İçinde şunlar yazılıydı:
et factum est in mense septimo venit ismahel filius nathaniae filii elisama de semine regali et optimates regis et decem viri cum eo ad godoliam filium ahicam in masphat et comederunt ibi panes simul in maspha
o yılın yedinci ayında kral soyundan ve kralın baş görevlilerinden elişama oğlu netanya oğlu İsmail, on adamıyla birlikte mispaya, ahikam oğlu gedalyanın yanına gitti. orada, mispada birlikte yemek yerlerken,
in ipso tempore sensus meus reversus est ad me et ad honorem regni mei decoremque perveni et figura mea reversa est ad me et optimates mei et magistratus mei requisierunt me et in regno meo constitutus sum et magnificentia amplior addita est mih
nebukadnessara ilişkin bu söz hemen yerine geldi. İnsanlar arasından kovuldu. Öküz gibi otla beslendi. bedeni göğün çiyiyle ıslandı. saçı kartal tüyü, tırnakları kuş pençesi gibi uzadı.
sed adversum dominatorem caeli elevatus es et vasa domus eius adlata sunt coram te et tu et optimates tui et uxores tuae et concubinae vinum bibistis in eis deos quoque argenteos et aureos et aereos ferreos ligneosque et lapideos qui non vident neque audiunt neque sentiunt laudasti porro deum qui habet flatum tuum in manu sua et omnes vias tuas non glorificast
bunun yerine göğün rabbine karşı kendini yükselttin. onun tapınağından aldıkları kapları sana getirdiler. sen, karıların, cariyelerin, soylu adamların onlarla şarap içtiniz. görmeyen, duymayan, anlamayan altından, gümüşten, tunçtan, demirden, ağaçtan, taştan ilahları övdün. soluğunu elinde tutan, bütün yollarını gözeten tanrıyı ise yüceltmedin.