Results for faraono translation from Lithuanian to Turkish

ir pagaliau, faraono akmenra šventykla.
ve bu da son olarak firavun cape'i.

mozė išėjo iš faraono ir meldė viešpatį.
musa firavunun yanından çıkıp rabbe dua etti.

"su vaizdu į faraono naująją piramidę."
"...yeni bir bahçeli ev satın aldık."

tikėjimu mozė užaugęs atsisakė vadintis faraono dukters sūnumi.
musa büyüyünce iman sayesinde firavunun kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti.

faraono pagalba taps jums gėda ir pasitikėjimas egipto šešėliu­ negarbe.
mısırın gölgesine sığınmaları onlar için rezillik olacak.

jis taip garsiai verkė, kad išgirdo egiptiečiai ir faraono namai.
o kadar yüksek sesle ağladı ki, mısırlılar ağlayışını işitti. bu haber firavunun ev halkına da ulaştı.

tačiau viešpats užkietino faraono širdį, ir jis nesutiko jų išleisti.
ancak rab firavunu inatçı yaptı, firavun İsraillileri salıvermeye yanaşmadı.

išėję iš faraono, jie susitiko mozę ir aaroną, kurie jų laukė,
firavunun yanından ayrılınca, kendilerini bekleyen musayla haruna çıkıştılar.

bet aš užkietinsiu faraono širdį ir padarysiu daug ženklų bei stebuklų egipto šalyje.
ben firavunu inatçı yapacağım ki, belirtilerimi ve şaşılası işlerimi mısırda artırabileyim.

tuo metu midjaniečiai egipte pardavė jį potifarui, faraono rūmų valdininkui, sargybos viršininkui.
bu arada midyanlılar da yusuf'u mısır'da firavunun bir görevlisine, muhafız birliği komutanı potifar'a sattılar.

einate į egiptą, manęs nepasiklausę, ieškote faraono pagalbos ir pasitikite egipto šešėliu.
mısırın gölgesine sığınmak için oraya gidiyorlar.

du kartus pasikartojęs faraono sapnas reiškia, jog tai yra tikrai dievo nustatyta ir greitai įvyks.
bu konuda iki kez düş görmenin anlamı, tanrının kesin kararını verdiğini ve en kısa zamanda uygulayacağını gösteriyor.

faraono duktė jai atsakė: “eik”. mergaitė nuėjus pakvietė kūdikio motiną.
firavunun kızı, ‹‹olur›› diye yanıtladı. kız gidip bebeğin annesini çağırdı.

ją pamatę, faraono kunigaikščiai kalbėjo apie jos grožį faraonui. moteris tuojau buvo paimta į faraono namus,
kadını gören firavunun adamları, güzelliğini firavuna övdüler. kadın saraya alındı.

chaldėjai, kurie buvo apgulę jeruzalę, išgirdę, kad ateina egipto faraono kariuomenė, pasitraukė nuo jeruzalės.
firavunun ordusu mısırdan çıkmıştı. yeruşalimi kuşatma altında tutan kildaniler bu haberi duyunca yeruşalimden çekildiler.

jam atsakyk: ‘buvome egipte faraono vergai; viešpats mus išvedė iš egipto galinga ranka.
onlara şöyle diyeceksiniz: ‹mısırda firavunun köleleriydik. rab bizi güçlü eliyle oradan çıkardı.

faraono namuose pasklido žinia: “atvyko juozapo broliai”. tai patiko faraonui ir jo tarnams.
yusufun kardeşlerinin geldiği haberi firavunun sarayına ulaşınca, firavunla görevlileri hoşnut oldu.

karaliaus gyvenamieji namai turėjo kitą kiemą su prieangiu, panašiai pastatytu. saliamonas panašius namus pastatė ir savo žmonai, faraono dukteriai.
eyvanın arkasında öbür avludaki kendi oturacağı saray da aynı biçimde yapılmıştı. süleyman, karısı olan firavunun kızı için de bu eyvanın benzeri bir saray yaptırdı.

coano kunigaikščiai yra kvaili. faraono išmintingieji patarėjai duos kvailus patarimus. kaip galite sakyti faraonui: “aš esu išminčiaus sūnus, karalių palikuonis?”
eski zaman krallarının torunlarıyız›› diyorlar?

faraonas
firavun