Results for çıkmıyor translation from Turkish to English

çıkmıyor.
there is nothing.

kurulum bölümü çıkmıyor
installation part does not appear

109 -kablosuz ağ çıkmıyor
109 -wirelessnetworknotappear

tom şu anda kimseyle çıkmıyor.
tom isn't dating anyone now.

55- kurulum menüsü çıkmıyor
55- inst. menu not appear

109 -kablosuz ağ çıkmıyor'!a1
109 -wireless network does not appear

55- kurulum menüsü çıkmıyor'!a1
55- installation menu does not appear

kablosuz ağ çıkmıyor/devredışı görünüyor
wireless network does not appear / looks disabled

kurulum menüsü çıkmıyor Şeklİnde deĞİŞtİrİlmelİ
it should be changed as installation menu does not appear.

kablosuz ağ çıkmıyor/devre dışı görünüyor
wireless network does not appear / looks disabled

kimse karşı çıkmıyor- sorunun varlığında anlaşıyoruz.
no one argues -- we all agree there's a problem.

manşetlere çıkmıyor; haber olmuyor; çarpıcı değil.
it's not making headlines, it's not making news, it's not flashy.

ama o kadar kültürlü insanlarız ki, yani sesimiz çıkmıyor.
but we are such sophisticated people that we do not speak up.

Şunu bilmenizi isterim ki, piyasaya çıkmıyor, sadece tasarım.
so i just wanted to let you know, it's not actually coming out, just the concept is.

aslında, kanserler, özellikle bir kan kaynağı ile ortaya çıkmıyor.
and, in fact, cancers don't start out with a blood supply.

bu kavrama için açık bir itiraz yerçekimi:şeyler düşüyor,çıkmıyor.
an obvious objection to this notion is gravity: things fall down, not up.

ancak vakaların çoğu resmi makamlara bildirilmediğinden hiçbir zaman su yüzüne çıkmıyor.
nevertheless, the majority of cases are never reported and usually don't see the light of day.

ancak günübirlik gezmeye gelenler ya da tur grupları daha ilerileri keşfe pek çıkmıyor.
day-travelers or organised tour groups, however, rarely venture farther afield.

nikon coolpix p1 dijital fotoğraf makinesi satın aldığınızda paketinden bellek kartı çıkmıyor.
the nikon coolpix p1 doesn't come with a memory card.

gıcır gıcır yeni araçlar ortaya ilk çıktıklarında toplumsal kullanım alanları hemen ortaya çıkmıyor.
it isn't when the shiny new tools show up that their uses start permeating society.