Results for avcısı translation from Turkish to English

kuş avcısı
bake pancakes

altın avcısı
gold miner

altın avcısı 2
age of japan 2

o bir hayalet avcısı.
he's a ghost hunter.

kendinden emin bir ödül avcısı.
they only wrote the first part.

macera katılmak ve en iyi hazine avcısı olur.
she is a not beautiful now!

sağlıklı yetişkin bireylerin birkaç doğal avcısı vardır.
healthy adult birds have few natural predators.

arkeologlar visocica dağı'nda ortaçağa ait eşyalar buldular, piramit avcısı yanıldı
archaeologists find medieval artefacts on mt. visocica, disparage pyramid seeker

annesi sue latimer, daniel radcliffe ve imelda staunton gibi oyuncuları içeren müşterilere sahip bir yetenek avcısı ve babası edward highmore bir aktördü.
his mother, sue latimer, is a talent agent whose clients include actors daniel radcliffe and imelda staunton, and his father, edward highmore, is an actor.

abraham lincoln: vampir avcısı, aynı adı taşıyan 2010 yılı romanından uyarlanan bir 2012 amerikan aksiyon, fantastik, korku filmi.
abraham lincoln: vampire hunter is a 2012 american dark fantasy action horror film directed by timur bekmambetov, based on the 2010 mashup novel of the same name.

ama bence bir öğleden sonrasını grand central terminalinde donmakta olan 200 kişiyle birlikte geçirmek ya da bir hayalet avcısı gibi giyinip new york halk kütüphanesinde oradan oraya koşuşturmak da son derece geçerli bir yol.
but i think it's also a perfectly valid way to spend an afternoon freezing in place with 200 people in the grand central terminal or dressing up like a ghostbuster and running through the new york public library.

ancak hazinenin olabileceğinin rivayeti bile havai'de 1988 yılında rogelio roxas adlı bir hazine avcısı ve filipinlerin eski başkanı ferdinand marcos arasında karışık bir davanın konusu olmuştur.
the rumored treasure has been the subject of a complex lawsuit that was filed in a hawaiian state court in 1988 involving a filipino treasure hunter, rogelio roxas, and the former philippine president, ferdinand marcos.

virüs avcısı nathan wolfe sıradaki salgını alt etmek için iki adım önden gidiyor: afrika'daki kıt kaynaklar yüzünden avlanan avcılara hayvanlardan geçen ölümcül yeni virüsleri milyonlarca hayata mal olmadan önce ortaya çıktıkları noktalarda keşfediyor.
virus hunter nathan wolfe is outwitting the next pandemic by staying two steps ahead: discovering deadly new viruses where they first emerge -- passing from animals to humans among poor subsistence hunters in africa -- before they claim millions of lives.

hazine avcısı brock lovett trajedinin insancıl yönüne hiçbir zaman ilgi duymayanları temsil ederken cameron'a göre jack ve rose'un gelişen aşkı hikâyenin en çekici kısmı olacak ve aşkları sonunda yok olduğunda izleyici bu kaybın yasını tutacaktı.
the treasure hunter brock lovett represented those who never connected with the human element of the tragedy, while the blossoming romance of jack and rose, cameron believed, would be the most engaging part of the story: when their love is finally destroyed, the audience would mourn the loss.

* bill paxton, brock lovett rolünde: 1996 yılında, "titanic"in enkazında "okyanusun kalbi"ni arayan bir hazine avcısı.
* bill paxton as brock lovett: a treasure hunter looking for the "heart of the ocean" in the wreck of the "titanic" in the present.