Results for söyleyerek translation from Turkish to English

nedenini söyleyerek at
kick with reason

basitçe şarkı söyleyerek.
simply through singing.

son bir şey söyleyerek bitireceğim.
i'll end up with saying one thing.

partide şarkılar söyleyerek eğlendik.
we enjoyed singing songs at the party.

o, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
he began by saying that he would not speak very long.

meşgul olduğunu söyleyerek ricamı reddetti.
he declined my request, saying that he was busy.

5 gün sonra veda size söyleyerek zor olacak
saying goodbye to you after 5 days will be difficult

tom karısına yalan söyleyerek evliliğini mahvetti.
tom destroyed his marriage by lying to his wife.

fritz çok genç olduğunu söyleyerek onu protesto eder.
fritz protests that she is too young.

natalie merchant eski şiirleri şarkı söyleyerek yaşatıyor
natalie merchant sings old poems to life

nero, özel bir sahneden şarkı söyleyerek lirini çaldı.
nero sang and played his lyre from a private stage.

bunlar aslında çözüm. bunu söyleyerek neyi mi kastediyorum?
these are actually solutions. and what do i mean by that?

konuşmamı bitirmeden önce bir söz söyleyerek aranızdan ayrılmak istiyorum.
but before i end my talk today, i want to leave you with one saying.

bu arada pnl, bu fikri öncelik olmadığını söyleyerek küçümsedi.
the pnl, meanwhile, has downplayed the idea, saying it is not a priority.

bunu bir hareket çağrısı olarak düşünebileceğinizi söyleyerek bitirmek isterim.
so i'd just like to end by saying, you can really view this as a call to action.

bankalarsa buna riskli kredile vermeye zorlanamayacaklarını söyleyerek yanıt verdiler.
the banks responded that they could not be forced into risky loans.

söz konusu altılı, suçsuz olduklarını söyleyerek pazartesi günü teslim oldu.
the six surrendered monday, saying they were innocent.

"başka şey söyleme. gusty" dedi kadın, adını söyleyerek.
"don't say another word, gusty," she said, for that was his name.

yalan söyleyerek allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır?
and who does greater evil than he who forges against god a lie?

lajcak, komitenin değerli zamanı boşa harcadığını söyleyerek red eylemlerini sertçe eleştirdi.
lajcak strongly criticised the rejections, saying the committee was squandering valuable time.