Results for sayfada aşağı in translation from Turkish to English

aşağı in ve yıkan.
go downstairs and have a wash.

boşluk tuşu ile aşağı in
spacebar moves down

sayfa aşağı
page down

sonrasında epey aşağı indi
then it came way down.

o, merdivenlerden aşağı indi.
she went down the stairs.

ben asansörle aşağı indim.
i went down by elevator.

"oradan aşağı in," dedi, "orada büyüklük taslayamazsın.
(allah) said: "(o iblis) get down from this (paradise), it is not for you to be arrogant here.

"oradan aşağı in," dedi, "orada büyüklük taslayamazsın. defol.
(allah) said: "get thee down from this: it is not for thee to be arrogant here: get out, for thou art of the meanest (of creatures)."

oldukça hızlı yaptın, ama aşağı indi, tamam.
you did it pretty quickly, but it went down, ok.

aşağı in, kuş yemi dediğiniz o sağlıklı yiyeceklerden al, buraya getir ve etrafa saç.
go down there and buy some of those health food bars, the ones you call bird food, and bring it here and scatter it around.

aşağı indim. dedim ki, "oğlum nerede?"
i went down. i go, "where's my son?"

rab musaya, ‹‹aşağı in›› dedi, ‹‹mısırdan çıkardığın halkın baştan çıktı.
and the lord said unto moses, go, get thee down; for thy people, which thou broughtest out of the land of egypt, have corrupted themselves:

‹‹haydi kalk, aşağı in. hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları ben gönderdim.››
arise therefore, and get thee down, and go with them, doubting nothing: for i have sent them.

zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsayı evine buyur etti.
and he made haste, and came down, and received him joyfully.

onlara de ki, ‹sen başkalarından daha mı güzelsin? aşağı in ve oradaki sünnetsizlere katıl.›
whom dost thou pass in beauty? go down, and be thou laid with the uncircumcised.

aşağı indi, bu tımarhaneyi gördü ve dedi ki, "bu çocuklara yaptığın şey korkunç bir şey.
she came down, saw that madhouse and said, "you know what, it's terrible what you're doing to those boys.

rabbin meleği, İlyasa, ‹‹onunla birlikte aşağı in, korkma›› dedi. İlyas kalkıp komutanla birlikte kralın yanına gitti
and the angel of the lord said unto elijah, go down with him: be not afraid of him. and he arose, and went down with him unto the king.

İsa oraya varınca yukarı bakıp, ‹‹zakkay, çabuk aşağı in!›› dedi. ‹‹bugün senin evinde kalmam gerekiyor.››
and when jesus came to the place, he looked up, and saw him, and said unto him, zacchaeus, make haste, and come down; for to day i must abide at thy house.

İçimde yükselen bir utanç duygusu hissettim. aşağı indim ve ayaklarının üzerine düştüm ve yetersiz davranışımı istedim. dersimi almıştım ve güneş batmadan önce tüm güvercinlerimi serbest bıraktım.
i felt a feeling of shame rising in me. i came down and fell upon his feet and asked for my inadequate behavior. i had learnt my lesson and before the sun could set i released all my pigeons.

bisikletimin selesinden kalkıp, aşağı indim bacaklarımı pompalamaya başladım ve soğuk dağ havasını emer gibiydim. soğuk havanın ciğerlerimi yakışını hissedebiliyordum ve yüzümde ışıldayan güneşi görmek için yukarı baktım.
and i got up off the seat of my bike, and i started pumping my legs, and as i sucked in the cold mountain air, i could feel it burning my lungs, and i looked up to see the sun shining in my face.