Results for tepe noktası translation from Turkish to English

noktası
point

kafatasının tepe noktası
orbital floor fractures

tepe
hill

limit noktası
limit point

bağlama noktası:
mounted on:

tepe İnişi
down hill

burulma (sıfır noktası-tepe noktası arası değerlendirme)
- torsion (assessment between zero point and peak point).

ka tepe değer
ka peak value

12 kv tepe değer
12 kv peak value

tepe karla kaplanmıştı.
the hill was covered in snow.

tepe betopan a.Ş.
tepe betopan a.Ş.

tepe her zaman yeşildir.
the hill is always green.

benim evim bir tepe üzerindedir.
my house is on a hill.

düşük başlayıp roket hızıyla yükseldiler, 2003'de tepe noktası yaptılar, sonra aşağıya indiler.
they started low, they skyrocketed, they peaked up there in 2003, and now they are down.

bu tepe örtüsü toplulukları narinler.
these canopy communities are fragile.

bence doğru tepe noktası -- tüm öğrencilerimizin, tüm lise mezunlarının bilmesi gereken -- istatistik olmalı: olasılık ve istatistik.
that the correct summit -- that all of our students, every high school graduate should know -- should be statistics: probability and statistics.

10.000'de bir kısmında birkaç tepe noktası var. ve milyarlarca yıldan fazla zaman sonra, yer çekimi, çekmeye başlıyor.
there are a few peaks that are a part in 10,000, and then over billions of years, gravity just pulls in.

hiv enfeksiyondan 3-6 hafta sonra tepe noktası yapar ve bu nedenle aynı ay içinde birden çok partnere sahip olmak hiv bulaşımında diğer enfeksiyonlara kıyasla çok daha tehlikelidir.
hiv has a peak three to six weeks after infection and therefore, having more than one partner in the same month is much more dangerous for hiv than others.

bunların 4,000'i orman tepe örtüsünde yaşar.
4,000 of those ants live exclusively in the forest canopy.

ve burada gösterdiğimiz ise , -- örneğin burada -- çok az sayıda insan etkilenmiş, ilerledikçe ise daha fazla sayıda etkileniyor ve burası da salgının tepe noktası.
and what we show here is -- like, here -- very few people are affected, more and more and more and up to here, and here's the peak of the epidemic.