Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
snp iktidar koalisyonunun ekonomiyi kötüye götürdüğünü ileri sürerken, diğer partiler de bağımsızlık planlarından vazgeçmekle suçluyorlar.
snp tvrdi da vladajuća koalicija uništava ekonomiju, dok su je neke druge stranke optužile za odustajanje od planova o nezavisnosti.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
pazar günü yapılan ikinci tur yerel seçimler sonrasındaki ilk sonuçlar, iktidardaki makedonya İçin birlikte koalisyonunun pek çok ilde yarışı önde götürdüğünü gösteriyor.
prvi rezultati pokazuju da vladajuća koalicija zajedno za makedoniju vodi u većini opština posle drugog kruga lokalnih izbora održanog u nedelju.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
halkın isyanına rağmen, ekonomi uzmanları başbakanın ülkeyi doğru yönde götürdüğünü söyleyerek yunanistan'ın tasarruf planına destek veriyorlar.
uprkos javnim nemirima, ekonomski eksperti podržavaju grčki plan mera štednje, ističući da premijer vodi zemlju u pravom smeru.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
başbakan, balkan ülkelerinin etnik toplumlar arasında hoşgörüyle yoğrulmuş gayret, sebat ve reformun ülkeyi ab üyeliğine götürdüğünü gösteren iyi bir örneğe ihtiyacı olduğunu söyledi.
premijer je rekao da je zemljama balkana potreban dobar primer koji će pokazati da tolerancija između različitih nacionalnih zajednica, u kombinaciji sa trudom, radom i reformama, vodi članstvu u eu.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
ortaya çıkan kaos durumunda, pek çok kişinin salonda fiziksel olarak bulunmaya dayanamadığı için içinde oyları bulunduğu torbaları yasaya aykırı bir şekilde salondan çıkarıp evlerine götürdüğünü de herkesin bildiği bir sır.
javna je tajna da su, u haosu koji je nastao, mnogi kradom izneli torbe sa listićima iz hale i odneli kućama, jer više nisu mogli fizički da izdrže da budu zatvoreni.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
açıklamada, "halk siyasilerin ülkelerini geçmişe zincirlediğini değil, çağdaş avrupa'ya götürdüğünü görmek istiyor," dendi.
«oni žele da njihovi političari vode ovu zemlju napred u modernu evropu, umesto da je vezuju za njenu prošlost», navodi se u saopštenju.
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
Warning: Contains invisible HTML formatting
"pdk içinde, biri thaci'nin liderliğinde, diğeriyse [meclis] başkanı krasniki ve limaj liderliğinde iki blok bulunuyor." diyen sadiku şöyle devam etti: "başbakan dokunulmazlık meselesini başkanın itirazına rağmen mahkemeye götürdüğünde, sonraki süreçlerin bir tarafın kazanıp diğerinin kaybettiği hissi yüzünden siyasetçileri kızdıracağı açıktı."
„postoje dva bloka unutar dpk. jedan vodi tači, a drugi predsednik [skupštine] krasnići i limaj“, objasnio je sadiku. „kada je premijer uputio predmet imuniteta sudu, uprkos protivljenju predsednika skupštine, bilo je jasno da će procesi koji predstoje naljutiti političare, zbog osećaja da jedna strana gubi, a druga dobija.“
Last Update: 2016-01-20
Usage Frequency: 1
Quality:
Warning: Contains invisible HTML formatting