From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? ama babanızın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez.
¿acaso no se venden dos pajaritos por un cuarto? con todo, ni uno de ellos cae a tierra sin el consentimiento de vuestro padre
‹‹ses ikinci kez gökten geldi: ‹tanrının temiz kıldıklarına sen bayağı deme› dedi.
entonces respondió la voz del cielo por segunda vez: "lo que dios ha purificado no lo tengas tú por común.
kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.
y no elijáis lo malo para vuestras limosnas, como tampoco vosotros lo tomaríais a menos que tuvierais los ojos cerrados. sabed que alá se basta a sí mismo, es digno de alabanza.
büyük bir evde yalnız altın ve gümüş kaplar bulunmaz; tahta ve toprak kaplar da vardır. kimi onurlu, kimi bayağı iş için kullanılır.
pero en una casa grande, no solamente hay vasos de oro y de plata, sino también de madera y de barro. además, hay unos para uso honroso y otros para uso común
bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce allah yolundan saptırmak ve onu eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar.
hay entre los hombres quien compra historietas divertidas para, sin conocimiento, extraviar a otros del camino de alá y para tomarlo a burla.
eğer bir kimse tanrı oğlunu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr ruha hakaret ederse, bundan ne kadar daha ağır bir cezaya layık görülecek sanırsınız?
¿cuánto mayor castigo pensáis que merecerá el que ha pisoteado al hijo de dios, que ha considerado de poca importancia la sangre del pacto por la cual fue santificado y que ha ultrajado al espíritu de gracia
ey inananlar, kazandığınız temiz şeylerden, yeryüzünden sizin için çıkardığımız nesneleri verin, görmemek için gözlerinizi yummadan ele alamayacağınız bayağı ve aşağılık şeyleri değil ve bilin ki allah, müstağnidir ve tam hamda layık olan odur.
¡creyentes! ¡dad limosna de las cosas buenas que habéis adquirido y de lo que, para vosotros, hemos sacado de la tierra! y no elijáis lo malo para vuestras limosnas, como tampoco vosotros lo tomaríais a menos que tuvierais los ojos cerrados. sabed que alá se basta a sí mismo, es digno de alabanza.