Usted buscó: auschwitz (Inglés - Turco)

auschwitz
auschwitz-birkenau

and so when she came out of auschwitz, she made a vow.
sonrasında auschwitz'den çıktığında, bir söz verdi.

my grandmother was on a train to auschwitz, the death camp.
babaannem auschwitz'e - ölüm kampına - giden trendeymiş.

höss lived at auschwitz in a villa with his wife and five children.
höss, karısı ve beş çocuğu ile birlikte auschwitz toplama kampının yanında bir villada yaşadı.

we are still left with a god who can do the tsunami and allow auschwitz.
hala tsunami yaratan ve auschwitz'e izin veren bir tanrı ile başbaşa bırakılıyoruz.

i learned this from a woman who survived auschwitz, one of the rare survivors.
bunu auschwitz'den kurtulan bir kadından öğrendim, nadir kurtulanlardan bir tanesi.

in march 1941, together with karl wolff and fritz bracht, they visited auschwitz.
1941 mart'ında, karl wolff ve fritz bracht ile beraber auschwitz'i ziyaret etti.

the most notorious of these physicians was dr. josef mengele, who worked in auschwitz.
bu doktorlar arasındaki en meşhur olan, doktor joseph mengele’ydi ve mengele auschwitz’te çalışıyordu.

in poland, more than one million jews were murdered in gas chambers at the auschwitz concentration camp alone.
polonya'da, sadece auschwitz toplama kampında bir milyon yahudi gaz odalarında öldürülmüştür.

she went to auschwitz when she was 15 years old, and her brother was eight, and the parents were lost.
15 yaşındayken auschwitz'e gitmiş, ve erkek kardeşi de 8 yaşındaymış, ebeveynleri ise kayıpmış.

* "we were in auschwitz" ("byliśmy w oświęcimiu"), natl book network, 2000.
* "we were in auschwitz" ("byliśmy w oświęcimiu"), natl book network, 2000.

in april 1944, barbie ordered the deportation to auschwitz of a group of 44 jewish children from an orphanage at izieu.
1944 nisanında 44 yahudi çocuğun izieu'daki bir yetimhaneden auschwitz toplama kampına nakli emrini vermiştir.

in some camps, such as auschwitz, those fit for work would be kept alive for a while, but eventually all would be killed.
auschwitz gibi bâzı kamplarda, çalışabilecekler bir süre hayatta kalacaktı fakat sonunda bütün yahudiler öldürülecekti.

"the only remedy for this distorted mentality is turkey's accession to the eu," he said in auschwitz.
bağış, auschwitz'teki konuşmasında, "bu hastalıklı zihnin tek ilacı türkiye'nin ab üyeliğidir," dedi.

and she told me this, she said, "we were in the train going to auschwitz, and i looked down and saw my brother's shoes were missing.
ve bana şunu söyledi: "auschwitz'e giden trenin içindeydik ve aşağı doğru baktım ve kardeşimin ayakkabılarının kayıp olduğu gördüm.

images like this, from the auschwitz concentration camp, have been seared into our consciousness during the twentieth century and have given us a new understanding of who we are, where we've come from and the times we live in.
auschwitz toplama kampı ve benzeri görüntüler, 20. yüzyıl boyunca bilincimizin içine işlemiş ve bize kim olduğumuza, nereden geldiğimize ve nasıl bir zamanda yaşamakta olduğumuza dair yeni bir anlayış vermiştir.

(left to right) croatian prime minister ivo sanader, croatian president stipe mesic and parliament speaker vladmir seks attend an official ceremony marking the opening of an education centre at jasenovac, site of the former concentration camp known as "croatia's auschwitz".
(soldan sağa) hırvatistan başbakanı ivo sanader, hırvatistan cumhurbaşkanı stipe mesiç ve meclis başkanı vladimir seks, daha önceden "hırvat auschwitz'i" olarak bilinen eski bir toplama kampı yerine inşa edilen jasenovac'taki eğitim merkezinin resmi açılış törenine katıldılar.