Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
«se ne stavano andando tutti.
rusçuk valisi bojiday yotov, “herkes şehri terk ediyordu”, diyor.
Last Update: 2014-02-06
Usage Frequency: 1
Quality:
quando se ne stavano seduti accanto,
başında oturmuşlar,
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
e stavano sempre nel tempio lodando dio
sürekli tapınakta bulunuyor, tanrı'yı övüyorlardı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
quando l'onnipotente era ancora con me e i giovani mi stavano attorno
Çocuklarımın çevremde bulunduğu,
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
tutti coloro che erano diventati credenti stavano insieme e tenevano ogni cosa in comune
İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
intanto maria di màgdala e maria madre di ioses stavano ad osservare dove veniva deposto
mecdelli meryem ile yose'nin annesi meryem, İsa'nın nereye konulduğunu gördüler.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
bakbukia e unni, loro fratelli, stavano di fronte a loro secondo i loro turni di servizio
Öbür kardeşleri bakbukya ile unni ezgiler söylenirken onların karşısında dururdu.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
le vedette di saul che stavano in gàbaa di beniamino guardarono e videro la moltitudine che fuggiva qua e là
benyamin topraklarındaki giva kentinde saulun nöbetçileri büyük bir kalabalığın oraya buraya dağıldığını gördüler.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
allora tutti gli artisti, che eseguivano i lavori per il santuario, lasciarono il lavoro che stavano facend
Öyle ki, kutsal yerdeki işleri yapmakta olan ustalar işlerini bırakıp bir bir musanın yanına gelerek,
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
quando due vostri clan stavano per ritirarsi, nonostante che allah sia il loro patrono i credenti ripongano fede in allah.
hani içinizden iki bölük, korkup geri dönmek üzereydi, halbuki allah, onların yardımcısıydı ve ancak allah'a dayanmalı inananlar.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
il profeta geremia rispose al profeta anania, sotto gli occhi dei sacerdoti e di tutto il popolo che stavano nel tempio del signore
bunun üzerine peygamber yeremya, kâhinlerin ve rabbin tapınağındaki halkın önünde peygamber hananyayı yanıtladı.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
girando lo sguardo su quelli che gli stavano seduti attorno, disse: «ecco mia madre e i miei fratelli
sonra çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: ‹‹İşte annem, işte kardeşlerim!
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
lo tacciarono di menzogna. salvammo lui e coloro che stavano con lui nell'arca e annegammo coloro che smentivano i segni nostri.
fakat onlar, onu inkar ettiler, yalancı saydılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayanları suya boğduk.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
allora quelli che stavano al servizio del re dissero: «si cerchino per il re fanciulle vergini e d'aspetto avvenente
kralın özel hizmetkârları, ‹‹kral için genç, güzel, el değmemiş kızlar aransın›› dediler,
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
i ministri del re che stavano alla porta del re dissero a mardocheo: «perché trasgredisci l'ordine del re?»
kralın kapı görevlileri mordekaya, ‹‹kralın buyruğuna neden karşı geliyorsun?›› diye sordular.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
essi avevano preso possesso del paese di lui e del paese di og re di basan - due re amorrei che stavano oltre il giordano, verso oriente -
onun ve başan kralı ogun ülkesini, yani Şeria irmağının doğusunda yaşayan iki amorlu kralın ülkesini ele geçirmişlerdi.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
attorno al trono, poi, c'erano ventiquattro seggi e sui seggi stavano seduti ventiquattro vegliardi avvolti in candide vesti con corone d'oro sul capo
tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı. bu tahtlara başlarında altın taçlar olan, beyaz giysilere bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturmuştu.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
e sopra l'arca stavano i cherubini della gloria, che facevano ombra al luogo dell'espiazione. di tutte queste cose non è necessario ora parlare nei particolari
sandığın üstünde bağışlanma kapağını gölgeleyen yüce keruvlar dururdu. ama şimdi bunların ayrıntılarına giremeyiz.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
io, daniele, stavo guardando ed ecco altri due che stavano in piedi, uno di qua sulla sponda del fiume, l'altro di là sull'altra sponda
ben daniel baktım, biri ırmağın bu kıyısında, öbürü öbür kıyısında duran başka iki varlık gördüm.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
il giorno dopo, uscì di nuovo e, vedendo due ebrei che stavano rissando, disse a quello che aveva torto: «perché percuoti il tuo fratello?»
ertesi gün gittiğinde, iki İbraninin kavga ettiğini gördü. haksız olana, ‹‹niçin kardeşini dövüyorsun?›› diye sordu.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality: