Results for dokununca translation from Turkish to English

o dokununca dağlar tüter.
he looketh on the earth, and it trembleth: he toucheth the hills, and they smoke.

ona fenalık dokununca da ümitsizliğe kapılır.
and when evil touches him he is in great despair.

kendisine kötülük dokununca da umutsuzluğa düşer
and when evil touches him he is in great despair.

ona bir zarar dokununca da umutsuzluğa düşer.
and when evil touches him he is in great despair.

kendisine şer dokununca da hemen ümitsiz oluverir.
and when evil touches him he is in great despair.

kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
anxious when an ill befalls him

sonra size sıkıntı dokununca allah a feryad edersiniz.
and when harm touches you, it is to him that you groan.

size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler.
if a good befalls you, it grieves them, but if some evil overtakes you, they rejoice at it.

İnsana bir zarar/zorluk dokununca, rabbine yönelerek o'na dua eder.
and when some hurt toucheth man, he crieth unto his lord, turning unto him (repentant).

İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer.
man (the disbeliever) does not get tired of asking good (things from allah), but if an evil touches him, then he gives up all hope and is lost in despair.

İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur.
and when we bestow favor upon man, he turns away and distances himself; but when evil touches him, then he is full of extensive supplication.

size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: "bu da nereden!" mi dediniz?
how is it that when misfortune befell you, you said: "where has this come from?" -- even though you had inflicted disaster twice as great on (the enemy).

yaklaşıp cenaze sedyesine dokununca sedyeyi taşıyanlar durdu. İsa, ‹‹delikanlı›› dedi, ‹‹sana söylüyorum, kalk!››
and he came and touched the bier: and they that bare him stood still. and he said, young man, i say unto thee, arise.

68 yıl boyunca dokundular.
they have touched me throughout my 68 years.