Sie suchten nach: svigefulde (Dänisch - Türkisch)

den svigefulde.
Şu sinsi, alçak olanın işleri hep.

den svigefulde gud.
İskandinav zarar tanrısı.

dotre er svigefulde!
kızlar hain olur.

ulig de svigefulde magikere.
İnsanları sırtından bıçaklayan büyücüler değiliz.

- heller ikke, din svigefulde...
hayır, seni boynuzlu, arkadan vuran. cevap ver en iyisi. - hayır.

du lyder som den svigefulde.
sinsi olan gibi konuşmaya başladın.

dit beskidte, svigefulde uhyre!
seni pis, hain şeytan!

uanset hvor forræderiske og svigefulde, de er.
ne kadar güvenilmez, ne kadar hain olsalar bile.

og de ønsker denne svigefulde skøge død.
ve onlar da bu üç kağıtçı kötü kızın ölmesini istiyorlar.

ja, lyvagtige, svigefulde, skrækkelige lille smølfine?
efendim, seni yalancı, kandırıkçı, iğrenç küçük Şirine?

fantastisk, så komplicerede svigefulde forhold kan blive, ikke?
yalan ilişkilerin ne kadar karmaşık olabileceği hayret verici, değil mi?

jeg har ikke allieret mig med den svigefulde for at lokke os vestpå.
sinsi olanla birlik olup batıya,..

de svigefulde er herren en gru, hans velbehag ejer, hvo lydefrit vandrer.
dürüst yaşayandan hoşnut kalır.

thi det er et stivsindet folk, svigefulde børn, børn, der ikke vil høre herrens lov,
rabbin yasasını duymak istemeyen bir soydur.

de taler løgn, den ene til den anden, med svigefulde læber og tvedelt hjerte.
büyüklenen dilleri.

og herren sagde til mig: det troløse israels sag står bedre end det svigefulde judas.
rab bana, ‹‹dönek İsrail hain yahudadan daha doğru olduğunu gösterdi›› dedi,

thi sådanne ere falske apostle, svigefulde arbejdere, som påtage sig skikkelse af kristi apostle.
bu tür adamlar sahte elçiler, düzenbaz işçiler, kendilerine mesihin elçisi süsü verenlerdir.

og alligevel vendte den svigefulde søster juda ikke om til mig af hele sit hjerte, men kun på skrømt, lyder det fra herren.
bütün bunlara karşın, hain kızkardeşi yahuda içtenlikle değil, göstermelik olarak bana döndü.›› böyle diyor rab.

hele lutz vil blive klædt i sort undtagen hendes egne skrækkelige, svigefulde børn´ som hun afskyede og ikke kunne bære at kysse goddag.
o tiksindiği ve öpüp selam vermeye erindiği iğrenç ve düzenbaz çocukları dışında tüm lutz karalar bağlamıştır.

jeg tænkte, at hun efter at have gjort alt det vilde vende om til mig; men hun vendte ikke om. det så hendes svigefulde søster juda;
bütün bunları yaptıktan sonra bana geri döneceğini düşündüm, ama dönmedi. hain kızkardeşi yahuda da gördü bunları.