Sie suchten nach: tillukket (Dänisch - Türkisch)

- du er tillukket.
- sustun.

hulen er fuldstændig tillukket.
kuyu tamamıyla kapanmış.

- du virker ikke sa tillukket.
- evinden çıkamamaya mahkûm birine benzemiyorsun.

slottet er tillukket som en igles læber.
robin... kale, bir sülüğün ağzı kadar sıkıdır.

for fire år siden blev denne station tillukket.
4 yıl önce bu yer mühürlendi.

hun har den ungdommelige skønhed, men hun er tillukket.
gençliğin aptal güzelliği var onda, ama sinsi.

så det er min skyld, fordi jeg er tillukket?
denedim...

havde vi ikke tillukket det, var boston blevet slugt.
kontrol altına alınmasaydı, boston'un yarısını yutabilirdi.

hendes medbejlerske tilføjede hende også grove krænkelser for den skam, at herren havde tillukket hendes moderliv.
ama rab hannanın rahmini kapadığından, kuması peninna hannayı öfkelendirmek için ona sürekli sataşırdı.

er det, hvad du kalder at placere en agent i et styre der har været totalt tillukket i 30 år?
30 yıldır bizim için kapalı kutu olan bir hükümete muhbir sokulmasına 'pislik' mi diyorsun?

men skønt han elskede hanna, gav han hende kun een del, fordi herren havde tillukket hendes moderliv;
hannaya iki pay verirdi. Çünkü rab hannanın rahmini kapamasına karşın, elkana onu severdi.

thi dette folks hjerte er blevet sløvet, og med Ørene høre de tungt, og deres Øjne have de tillukket, for at de ikke skulle se med Øjnene og høre med Ørene og forstå med hjertet og omvende sig, på jeg kunde helbrede dem.
Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, kulakları ağırlaştı. gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve bana dönmesinler. dönselerdi, onları iyileştirirdim.›

dersom jeg tillukker himmelen, så regnen udebliver, eller jeg opbyder græshopperne til at æde landet op, eller jeg sender pest i mit folk,
‹‹yağmur yağmasın diye göğü kapadığımda, toprağın ürününü yiyip bitirmesi için çekirgelere buyruk verdiğimde ya da halkımın arasına salgın hastalık gönderdiğimde,