Sie suchten nach: legitimate (Englisch - Türkisch)

that was legitimate.
o yasaldı.

meanwhile, legitimate industries are suffering.
bu arada meşru sektörler de zarara uğruyor.

antipope christopher was considered legitimate for a long time.
antipapa christopher uzun süre yasal bir papa olarak kabul edilmiştir.

which prince is the legitimate heir to the throne?
hangi prens tahtın meşru varisi?

the auction lasted ten days and received 99 legitimate bids.
açık artırma, on gün sürdü ve 99 geçerli teklif yapıldı.

"what is happening is neither legitimate nor legally sound.
setimes'a konuşan stankoviç, "burada olan şey ne meşru ne de yasal açıdan sağlam.

now it turns out this is a legitimate non-photoshopped photo.
anlaşılıyor ki; bu photoshoplanmamış, meşru bir resim.

i had the world record and i wanted to make sure it was legitimate.
dünya rekoru benimdi ve ben bunun geçerli olduğundan emin olmalıydım.

belgrade sees its institutions as legitimate and funds them from the state budget.
belgrad bu kurumlarını meşru görüyor ve bunlara devlet bütçesinden kaynak sağlıyor.

bulgaria, croatia recognise libya's rebel transitional council as legitimate
bulgaristan ve hırvatistan, libya'daki isyancı geçici konseyini meşru olarak tanıdılar

an unspecified number of people found to lack legitimate travel documents were detained.
baskında, yasal seyahat belgeleri olmayan belirsiz sayıda kişi gözaltına alındı.

like many information security tools, metasploit can be used for both legitimate and unauthorized activities.
birçok bilgi güvenliği araçları gibi, metasploit meşru ve yetkisiz faaliyetler için kullanılabilir.

so consume what you have gained, legitimate and wholesome; and remain conscious of god.
(ama bundan böyle fidyeyi ve ganimeti size mübah kıldım) artık aldığınız ganimetleri helâl ve hoş olarak yiyin. allah'a karşı gelmekten sakının.

they are now part of the legitimate institutions of our country and have decided to build their future here.
onlar artık ülkemizin meşru kurumlarının bir parçası olarak, geleceklerini burada inşa etmeye karar verdiler.

"marijuana, prostitution ... legitimate or not, such claims are useless in the current context.
"marijuana, fuhuş ... meşru olsun veya olmasın, bu tür talepler mevcut bağlamda faydasızdır.

both parties agreed to establish a cadastre in kosovo to protect the rights of people with legitimate claims to property.
her iki taraf da, meşru mülkiyet iddaları olan insanların haklarını korumak için kosova'da bir kadastro kurulmasını kabul etti.

on wednesday (december 14th) the court ruled the presidential vote legitimate, thus rejecting the claim.
14 aralık Çarşamba günü mahkeme, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin meşru olduğuna hükmederek, bu iddiaları reddetmiş oldu.

in earlier literature, he was considered the legitimate son of morgause, also known as anna, with her husband king lot of orkney.
daha erken dönemdeki literatürde morgause ve orkneyli kral lot'un meşru olarak dünyaya gelen çocuğu olduğu kaydedilir.

"as for local elections … the only legitimate local elections in kosovo are those organized by the government of kosovo.
palme, "yerel seçimler konusunda ise ... kosova'daki yegane meşru yerel seçimler kosova hükümeti tarafından düzenlenenlerdir.

so how does a leader stay credible and legitimate when they haven't done what the people you're leading are doing?
yönettiği insanların kendi yaptığı şeyleri yapmadıkları bir ortamda nasıl olur da bir lider güvenilir kalmaya devam eder ve inandırıcılığını kaybetmez?