Sie suchten nach: arrayed (Englisch - Türkisch)

and cushions arrayed
dizi dizi yastıklar,

and cushions arrayed in rows,
dizi dizi yastıklar,

reclining on them, arrayed face to face;
karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.

i call to witness those who stand arrayed in rows,
and olsun sıralar halinde dizenlere,

attired in silk and brocade, they shall be arrayed face to face.
hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar).

arrayed waveguide gratings are commonly used for multiplexing and demultiplexing in wdm.
dbÇ’daki çoğullama ve çoğullama çözme işlemleri için genellikle arrayed waveguide gratings kullanılır.

the problem of shifting comparisons is even more difficult when these choices are arrayed over time.
bu değişen kıyaslama sorunu, seçenekler zamana yayıldığında daha da zorlaşır.

they will be reclining on arrayed couches, and we will wed them to big-eyed houris.
" sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak"onları, ceylan gözlü hurilerle evlendirmişizdir:

and yet i say unto you, that even solomon in all his glory was not arrayed like one of these.
ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.

it has the capacity to produce thousands and thousands of stem cell lines. it's genetically arrayed.
binlerce ve binlerce genetik olarak düzenlenmiş kök hücre dizisi oluşturabilecek kapasiteye sahip.

and upon a set day herod, arrayed in royal apparel, sat upon his throne, and made an oration unto them.
belirlenen günde krallık giysilerini giyen hirodes tahtına oturarak halka bir konuşma yaptı.

if you could only see the wrong-doers arrayed before their lord, each bandying charges against the other.
ah, bir görsen o zalimleri rableri huzurunda, tutuklanmış halde! bir kısmı da bir kısmına söz atar durur.

on the day when the angels and the spirit stand arrayed, they speak not, saving him whom the beneficent alloweth and who speaketh right.
cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, rahman olan allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.

and herod with his men of war set him at nought, and mocked him, and arrayed him in a gorgeous robe, and sent him again to pilate.
hirodes de askerleriyle birlikte onu aşağılayıp alay etti. ona gösterişli bir kaftan giydirip pilatusa geri gönderdi.

and one of the elders answered, saying unto me, what are these which are arrayed in white robes? and whence came they?
bu sırada ihtiyarlardan biri bana sordu: ‹‹beyaz kaftan giymiş olan bu kişiler kim, nereden geldiler?››

and when they arrayed themselves against jalut and his hosts, they said: our lord pour forth on us patience, and set firm our feet, and make us triumph over the infidel people.
(talut'un askerleri) calut ve askerlerinin karşısına çıktıklarında şöyle dediler: "rabbimiz, üzerimize sabır dök! ayaklarımızı sağlam tut ve o kafir millete karşı bize yardım et!"