Sie suchten nach: compared (Englisch - Türkisch)

i compared my car with his.
arabamı onunkiyle karşılaştırdım.

are they equal when compared?
bunlar bir olur mu hiç?

they are peaceful compared with us.
bizimle kıyaslanırsa adamlar huzurlular yani.

nothing can be compared with him!
bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır.

but compared to that, losing two?
fakat ikisin birden kaybetmeyle kıyaslandığında,

( compared to 19 6 1 – 1990 a
veri kaynakları

he compared the copy with the original.
o, kopyayı orijinali ile karşılaştırdı.

compared amounts during the controls;
kontroller sırasında karşılaştırılan miktarlar:

"prices are high compared to last year.
hasani, "fiyatlar geçen yıla kıyasla yüksek.

death is often compared to sleep.
Ölüm genellikle uykuyla karşılaştırılır.

compared to yours, my car is small.
seninkiyle karşılaştırınca benim arabam küçük.

as such it cannot be compared to kosovo.
bu bakımdan kosova ile kıyaslanamaz.

compared to his father, he lacks insight.
babasıyla karşılaştırıldığında, basiretten yoksundur.

analysts say the two situations cannot be compared.
analistler iki durumun karşılaştırılamayacağı görüşündeler.

compared to his brother, he's not so wise.
erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında, o çok akıllı değil.

unfortunately pentax left it untouched compared to the k10d.
k10d modeli ile karşılaştırıldığında pentax'ın bu konuda maalesef hiçbir şeyi değiştirmediği görülüyor.

), compared to the 26 aircraft lost by the luftwaffe.
luftwaffe bir kez daha kararlılıkla devreye girdi.

one art critic has even compared him to jackson pollack.
sanat eleştirmenleri o'nu günümüzün jackson pollack'ı olarak niteliyor.

compared to new york, tokyo is a much safer place.
new york ile karşılaştırıldığında, tokyo çok daha güvenli bir yerdir.

"but compared to before, this is paradise," she said.
"ama eskisine göre şimdiki durumum cennet sayılır."