Sie suchten nach: destroying (Englisch - Türkisch)

he believed they were destroying it.
onu yok ettiklerine inanıyordu.

destroying everything by command of its lord.
o (rüzgar), rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder.

destroying all things by commandment of its lord.
o (rüzgar), rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder.

destroying everything by the command of its lord!
o (rüzgar), rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder.

destroying everything by its lord’s command.’
o (rüzgar), rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder.

ames translated this idea into a self-destroying shock tube.
ames bu fikri kendinden imhalı şok tüpü olarak çevirdi.

they got their rights by destroying innocent korean merchants.
onlar masum koreli satıcıyı tahrip ederek haklarına kavuştular.

are you destroying us for what the fools among us have done?
(Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin?

don't you see what you're doing is destroying us?
görmüyor musun yaptığın şey bizi mahvediyor?

or that he will not seize them, little by little destroying them?
veya hareket halindelerken -ki allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler?

and he pulled the whole mean down, destroying my statistical significance of the test.
bu kişi ortalamayı aşağıya çekiyor ve tabii ki bulguların istatistiksel anlamlılığını da bozuyordu.

we need the natural world. we cannot go on destroying it at the rate we are.
doğal dünyaya ihtiyacımız var. Şu an yaptığımız hızda onu tahrip etmeye devam edemeyiz.

hometown security means creating wealth here at home, instead of destroying it overseas.
Ülke güvencesi,deniz aşırı yerleri... ...tahrip etmek yerine ülkede zenginlik...

when he turns away, he sets out to spread corruption in the land, destroying crops and cattle.
bir işe koyuldu mu yeryüzünde çalışır çabalar, orayı bozmak, ekini, soyu sopu helak etmek için uğraşır.

in india, male elephants regularly enter villages at night, destroying homes and killing people.
hindistan'da erkek filler düzenli olarak geceleri köylere girerek evleri yıkmakta ve insanları öldürmektedir.

feelings get in the way of the mass acquisition of the earth, and excavating the earth, and destroying things.
İşte bu duygular dünyanın delik deşik edilmesinin, tahrip olmasının ve dünyanın kitlesel istilasının yolunu tıkıyor.

"for the young people, destroying the pyramid means losing a very important public space."
"gençler için piramidin yıkılması son derece önemli bir kamusal alanı kaybetmek anlamına geliyor." diyor.

and he designed this system, but it really didn't work, because his viruses were constantly destroying each other.
ve bu sistem tasarlandı ama gerçekten işe yaramadı, çünkü onun virüsleri sürekli birbirlerini yok etti.

never dispose of data (deleting/ destroying) the fault correction in the recording should be as follows:
verileri asla yok etmeyin (silmek/tahrip etmek) kayıtlarda hata düzeltme aşağıdaki gibi olmalıdır:

when our decree (of destroying them) was fulfilled, we mercifully saved hud and his believing followers. we saved them from the intense torment.
emrimiz gelince, hud'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.