Sie suchten nach: einstein loved to play the violin (Englisch - Türkisch)

einstein loved playing the violin.
einstein keman çalmayı severdi.

i play the violin.
keman çalarım.

can you play the violin?
keman çalabilir misin?

how did you learn how to play the violin?
keman çalmayı nasıl öğrendin?

did you hear my son play the violin?
oğlumun keman çaldığını duydun mu?

by the way, do you play the violin?
bu arada, keman çalar mısın?

she played the violin.
o, keman çaldı.

i want to play the guitar.
gitar çalmak istiyorum.

back in those days, i loved to play checkers.
o günlerde, dama oynamayı severdim.

he learned to play the violin at age five and the guitar at age eight.
carlos 5 yaşında keman, 8 yaşında gitar çalmaya başladı.

he is able to play the flute.
o, flüt çalabilir.

will you try to play the trumpet?
trompet çalmayı deneyecek misiniz?

he knows how to play the piano.
o, nasıl piyano çalacağını biliyor.

i am learning to play the guitar now.
Şimdi gitar çalmayı öğreniyorum.

i forgot tom knew how to play the accordion.
tom'un akordeon çalmayı bildiğini unuttum.

have you ever learned how to play the guitar?
gitarın nasıl çalındığını hiç öğrendin mi?

are you sure that midori plays the violin well?
midori'nin kemanı iyi çaldığından emin misiniz?

he learnt to play the krakebs at the age of nine.
he learnt how to play the krakebs at the age of 9.

i asked him not to play the piano late at night.
ondan gece geç saatlerde piyano çalmamasını rica ettim.

i would have loved to share something lighthearted today.
bu gün neşeli bir şeyler paylaşmayı çok isterdim.