Sie suchten nach: existence (Englisch - Türkisch)

existence
varoluş

existence test
varlık testi

existence theorem
varlık savı

their existence is uncertain.
their existence is uncertain.

so existence is temporarily suspended.
yani varoluş geçici olarak askıya alınmıştır.

and that upon him is the next existence.
doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de o'dur.

he believes in the existence of ghosts.
hayaletlerin varlığına inanıyor.

i do not believe in the existence of god.
allahın'ın varlığına inanmıyorum.

* frege on being, existence and truth.
* frege on being, existence and truth.

they still deny the existence of the beneficent god.
onlar ise rahman'a nankörlük eder, o’nu tanımazlar.de ki: “o benim rabbimdir.

in the republic, legions had an ephemeral existence.
cumhuriyet döneminde lejyonlar geçici bir yapıya sahipti.

after them we brought another generation into existence.
ardlarından başka nesiller varettik.

it became an alternate existence, my virtual reality.
farklı bir varoluşa dönüştü, benim sanal gerçekliğime.

i'm sick of this hand-to-mouth existence.
kıt kanaat yaşamaktan usandım.

and here the existence of dissimilar visions is highly visible.
bu noktada farklı görüşlerin bulunduğu son derece açık.

when he has created you through different stages of existence?
"o ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı."

on the contrary, co-existence also includes conflict and war.
tam tersine, birlikte yaşam ihtilaf ve savaşı da içeriyor.

we brought another generation into existence after the people of noah.
onlardan sonra başka nesiller yarattık.

something that goes beyond what we know in our ego-bound existence.
egomuza bağlı varoluşumuzun ötesine geçen bir hal.

the evidence of co-existence is particularly noticeable among the youth.
birlikte yaşamanın örnekleri özellikle gençler arasında farkediliyor.