Sie suchten nach: i still miss you but i don't want you bac... (Englisch - Türkisch)

i don't want you anymore.
artık seni istemiyorum.

i don't want you seeing tom anymore.
artık tom'u görmeni istemiyorum.

i don't want you to think about it anymore.
bununla ilgili daha fazla konuşmak istemem.

but i don't want to.
fakat ben istemiyorum.

i don't want you to lose.
kaybetmeni istemem.

i don't want you to be upset.
Üzgün olmanı istemiyorum.

i don't want you going out with tom.
tom ile çıkmanı istemiyorum.

i don't want you eating between meals.
Öğünler arasında yemek yemeni istemiyorum.

but i don't want to create too many expectations.
fakat sizi çok fazla beklenti içine sokmak istemem.

now i don't want you all to go out taking rapamycin.
Şimdi, hepinizin rapamycin alarak dışarı çıkmanızı istemiyorum.

but i don't want you to know either, so swivel around on your chair.
ama ben senin de bilmeni istemiyorum, bu yüzden sandalyenin üstünde arkana dön.

but i don't want to take responsibility of your emotional baggage.
ancak duygusal yükünüzün sorumluluğunu almak istemem.

i don't want to shoot you, but i will if i have to.
seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.

"i don't want you guys to think that i'm about to flee.
"kaçmak üzere olduğumu düşünmenizi istemiyorum.

i don't know about you, but i believe tom.
senin hakkında bilmiyorum ama tom'a inanıyorum.

i don't know about you, but i agree with tom.
senin hakkında bilmiyorum ama tom'la aynı fikirdeyim.

i don't know about you, but i feel pretty good today.
seni bilmem ama ben bugün oldukça iyi hissediyorum.

i don't know what else tom told you, but i do know he doesn't always tell the truth.
tom'un sana başka ne söylediğini bilmiyorum ama onun her zaman gerçeği söylemediğini biliyorum.

there have been many other exhibitions in the meantime, but i don't want to focus on my shows.
arada birçok farklı sergi oldu ama kendi sergilerime odakanmak istemiyorum.

i said, "i don't want you guys to get married prematurely just so you can do it while dad's still alive."
dedim ki, "siz gençlerin erkenden evlenmesini istemiyorum böylece babası hala hayattayken bunu yapabilirsiniz."