Sie suchten nach: intern (Englisch - Türkisch)

intern
stajer

intern / internal
intern / dahili

tom is an intern.
tom bir stajyer doktor.

tom is a medical intern.
tom bir stajyer doktor.

so i became my own intern.
yani kendimin stajyeri oldum.

at the same time, i had another friend who was working as an intern in vodafone with me.
aynı zamanda benle birlikte vodafone da staj yapan başka bir arkadaşım da vardı.

her daughter, now 26 years old, just graduated from the medical faculty and works as an intern.
Şu anda 26 yaşında olan kızı, tıp fakültesinden yeni mezun oldu ve stajyer olarak çalışıyor.

a two-year-old internship programme has brought 30 young bosnians back from the united states to intern at local companies.
İki yıllık bir staj programı, amerika birleşik devletleri'nde öğrenim gören 30 bosnalı gencin, yerli firmalarda staj yapmalari icin ülkelerine donmelerini sagladi.

a gunman shot ivana hodak, a 26-year-old law intern, in the hallway of her apartment building at about 11am.
silahlı bir kişi, 26 yaşındaki hukuk stajyeri ivana hodak'ı sabah saat 11 sularında apartmanının koridorunda vurdu.

lightman demoted him to an unpaid intern after, despite foster's warnings, he divulged sensitive information to the sec while working on a case.
lightman demoted him to an unpaid intern after, despite foster's warnings, he divulged sensitive information to the sec while working on a case.

after college, he became an intern at the zagreb commercial court, and in 1993 for the ministry of foreign affairs, ironically being employed by future political rival ivo sanader.
Üniversiteden sonra, hırvat ticaret mahkemesi'nde stajyer oldu ve 1993 yılında, gelecekteki siyasi rakibi ivo sanader tarafından kabul edilmeden, hırvat dışişleri bakanlığında işe başladı.

vojin kovacevic, a law student at belgrade university and an intern for the dss parliamentary group, says some of the current parliamentary staff view the interns as a threat -- competition for their own jobs.
belgrad Üniversitesinde hukuk öğrencisi olup dss meclis grubunda stajyerlik yapan vojin kovaçeviç, mevcut meclis personelinin bir kısmının stajyerleri kendileri icin bir tehdit olarak gördüğünü söylüyor.

there was a young intern at ogilvy canada called hunter somerville, who was working in improv in toronto, and got a part-time job in advertising, and was given the job of advertising shreddies.
ogilvy kanada'da genç bir stajyer vardı hunter somerville isminde. toronto'da improvda çalışıyordu, ve reklamcılıkta part time bir işi vardı, kahvaltılık gevrek pazarlaması ile ilgiliydi.

to help her better understand her changing political views, professor alan schechter assigned rodham to intern at the house republican conference, and she attended the "wellesley in washington" summer program.
"wellesley in washington" adında üniversitenin yaz programına katılmış, ve profesörü alan schecter'in da yardımıyla cumhuriyetçi konferans evi'nde (house republican conference) stajyer olarak işe başlamıştır.

unfortunately, as we were reminded during last night’s academy awards, the stories told in films, and the actors telling those stories, often fail to reflect the diversity of experience in this country. in 2015’s top grossing films, aging was portrayed through the eyes of a wealthy businessman (the intern), adventurous globetrotting pensioners (the second best exotic marigold hotel) and a woman who physically cannot age (the age of adeline).
her gün, ister kendi içimizde ister aile ve arkadaşlarla sohbetlerde yaşlanmanın etkilerini görüyoruz. ancak günün sonunda kıvrılıp tv ve film akışının dünyasına kaçtığımızda, bize geri yansıyan görüntüler gerçeklikten çok farklı bir resim