Sie suchten nach: notebook (Englisch - Türkisch)

notebook
defter

big notebook
büyük defter

notebook computers
dizüstü bilgisayar

get your notebook.
dizüstü bilgisayarını al.

i want a notebook.
ben bir dizüstü bilgisayar istiyorum.

is this your notebook?
bu senin bilgisayarın mı?

he took a notebook out.
o, dizüstü bilgisayarı çıkardı.

whose notebook is that?
o, kimin dizüstü bilgisayarıdır?

provision of notebook computers
notebook bilgisayarlarının sağlanması

i got my notebook stolen.
ben dizüstü bilgisayarımı çaldırdım.

i'll lend you my notebook.
defterimi sana ödünç vereceğim.

he wrote it down in his notebook.
not defterine not etti.

how long may i borrow this notebook?
bu defteri ne kadar süre ödünç alabilirim?

this is reverend bayes's notebook.
bu muhterem bayes'in not defteri.

he wrote down her name in the notebook.
deftere adını yazdı.

the policeman wrote it down in his notebook.
polis onu defterine not aldı.

the notebook is not yours. it's his.
defter senin değil, onundur.

give you a little peek into our editorial notebook.
size yazı işleri defterimize bir göz atma fırsatını vermek.

i copied a passage from the book into my notebook.
kitaptan bir pasajı defterime kopyaladım.

ag: okay, he's got his experimental notebook out.
ag: tamam, deney defterini ortaya koydu.