Sie suchten nach: shelter;shelter (Englisch - Türkisch)

shelter
barınak

animal shelter
hayvan sığınağı

ict shelter tower
ict barınak kulesi

we'll need shelter.
barınağa ihtiyacımız olacak.

then hell is the shelter.
artık cehennemdir onun yeriyurdu.

then paradise is the shelter.
ama kim rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

he sought shelter from the rain.
o, yağmurdan dolayı sığınak aradı.

and his kinsfolk who gave him shelter,
[31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

and his nearest kindred who shelter him
[31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

i had to take shelter under a tree.
ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.

tom and mary ran into the air-raid shelter.
tom ve mary hava saldırısı sığınağına koştu.

did he not find you orphaned and shelter you?
bir yetim iken, seni bulup da barındırmadı mı?

albania to provide shelter for victims of trafficking
arnavutluk, kaçakçılık mağdurlarına barınak sağlayacak

and the nearest of his kinsfolk who gave him shelter,
birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

i took shelter under my friend's umbrella.
arkadaşımın şemsiyesinin altına sığındım.

he never sets foot on the cave he took shelter again.
sığındığı mağaraya bir daha ayak basmıyor.

information and communication technologies system (within shelter)
bilgi ve İletişim teknolojileri sistemi (barınak dahilinde)

did he not find you an orphan, so provided you shelter?
bir yetim iken, seni bulup da barındırmadı mı?

under those decisions, parliament provided shelter for the two former officials.
bu kararlar uyarınca parlamento iki eski yetkiliye himaye sağladı.

grp shelters are enumerated.
grp korunakları numaralandırılmıştır.