Sie suchten nach: sitting in bathroom to jerk (Englisch - Türkisch)

she is sitting in the tub.
o, küvette oturuyor.

you're sitting in my seat.
benim koltuğumda oturuyorsun.

sitting in the gardens, asking
ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. suçlulara: "sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

tom is sitting in the conference room.
tom konferans salonunda oturuyor.

he's sitting in the waiting room.
o, bekleme odasında oturuyor.

i noticed tom sitting in the corner.
tom'un köşede oturduğunu fark ettim.

who is the man sitting in the corner?
köşede oturan adam kimdir?

i think you're sitting in my seat.
sanırım yerimde oturuyorsun.

he was sitting in the library when i saw him.
onu gördüğümde kütüphanede oturuyordu.

it can't be good sitting in the sun all day.
bütün gün güneşte oturma iyi olamaz.

also the person sitting in your very seats is a liar.
Şu an oturduğunuz koltuktaki kişi de bir yalancı.

and i was sitting in a hallway one night and a couple girls came up to me.
bir gün koridorda otururken birkaç kız bana doğru geldi

everyone is sitting in quite an orderly fashion here this morning.
bu salonda herkes oldukça düzenli bir şekilde oturuyor gibi gözüküyor.

all of the subjects sitting in the experiment were carnegie mellon students.
deneydeki deneklerin hepsi carnegie mellon öğrencileriydiler.

an agent sitting in a bar in the cyberpunk universe is overly realistic.
cyberpunk evreninde barda oturan bir ajan aşırı gerçekçi

i'm sitting in cambridge, massachusetts at the healthcare development conference.
cambridge, massachusetts'de, sağlık hizmetleri gelişim konferansında oturuyorum.

i once had the distinct privilege of sitting in on the apple call center for a day.
bir keresinde, bir günlüğüne apple çağrı merkezinde oturma ayrıcalığını yaşadım.

and when i was sitting in classes -- in which no one asked me to draw an airplane -- to my surprise.
ve derste otururken -- kimsenin benden uçak çizmem istemediği derslerdi meğerse --

and it will actually help us not end up being machines sitting in front of other machines.
ve aslında, bizim başka makinelerin karşısında oturan makineler olmamızı engelleyecektir.

i was actually, on friday, sitting in front of my computer, and i saw the death rate fall from 128 to 84 just that morning.
o cuma günü bilgisayar başındaydım ve ölüm oranının daha o sabahki değeri olan 128'den 84'e düştüğünü gördüm.