Sie suchten nach: stare at (Englisch - Türkisch)

don't stare at others.
diğerlerine bakmayın.

it is rude to stare at someone.
birine gözlerini dikerek bakmak kabalıktır.

it's rude to stare at people.
İnsanlara dik dik bakmak kabadır.

it's impolite to stare at people.
İnsanlara bakmak kabalıktır.

it isn't polite to stare at people.
İnsanlara bakmak kabalıktır.

for a while she did nothing but stare at me.
bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.

stare at the glass, ignore everybody right here.
cama bak, buradaki herkesi görmezden gel.

i love the way that they can stare at a bug crossing the sidewalk.
karşıdan karşıya geçen bir böceği seyredebilmelerini seviyorum.

and i want you to stare at that dot. don't look anywhere else.
ve o noktaya sabit bir şekilde bakmanızı istiyorum. başka bir yere bakmayın.

all day saturday, june 28, people came to stare at the burned and blackened stonewall inn.
28 haziran cumartesi günü bütün gün boyunca insanlar, yakılmış ve karartılmış stonewall inn'e bakmak için geldiler.

under normal conditions, the sun is so bright that it is difficult to stare at it directly.
olağan koşullar altında güneş, doğrudan bakılamayacak kadar parlaktır.

it's a strange business model. i can come into work everyday and staple five pieces of paper and just stare at it with my latte.
tuhaf bir iş modelim. her gün işe gidebilirim ve beş parça kağıdı zımbalayım, sadece kahveme bakabilirim.

so what is the matter with these disbelievers, that they stare at you (o dear prophet mohammed – peace and blessings be upon him)?
(resulüm!) o kafirlere ne oluyor ki, sana doğru koşuyorlar?

it's people who think about food, who think ahead, who plan, who can stare at a pile of raw vegetables and actually recognize them.
bunlar yemek için düşünen, ilerisi için düşünen, plan yapan, bir yığın ham sebzeye uzunca bakabilen, ve gerçekten onların farkında olan insanlardır.

on the other hand, 15 month-olds would stare at her for a long time if she acted as if she liked the broccoli, like they couldn't figure this out.
diğer taraftan 15 aylık bebekler, brokoliyi sever gibi yaptığında bunu anlayamamış gibi uzun uzun yüzüne bakıyordu.

and at night i would lie out, looking at the unpolluted sky, as delhi used to be at that time when i was a kid, and i used to stare at the universe and say, "how far does this universe go?"
geceleri delhi'de ben çocukken olduğu gibi kirlenmemiş gökyüzünün altında yatıp, gökyüzüne bakarak, kendi kendime "evren ne kadar büyük?" diye sorardım.

and they would just stare at us with bafflement when we spend time listening to a beautiful performance, like the one we just heard -- because of people making stupid movements, and they would be really irritated and wouldn't see what we were up to.
ve onlar sadece şaşkınlıkla ile bize bakakalacaklardır güzel bir performansı dinleme için zaman geçirdiğimizde ve bizim sadece duyduğumuz bir şey gibi, aptal hareketleri yapan insanlar nedeniyle, ve gerçekten rahatsız olacaklar ve biz neyin peşinde idik onu göremiyecekler.

she just stares at me for a few moments, and then she cracks up, because she figures out what i'm talking about.
bana bi kaç dakika bakakaldı, sonra kahkahayı bastı, çünkü neden bahsettiğimi anlamıştı.

this is just a tiny part of the sky the kepler stares at, where it searches for planets by measuring the light from over 150,000 stars, all at once, every half hour, and very precisely.
bu, her yarım saatte bir 150.000'den fazla yıldızın ışığını aynı anda ve kusursuz bir biçimde ölçerek gezegen arayan kepler'in gözlemlediği gökyüzünün sadece ufak bir bölümü.