Sie suchten nach: summoned (Englisch - Türkisch)

i've been summoned.
davet edildim.

then gathered he and summoned
(adamlarını) topladı, (onlara) bağırdı:

then i summoned them openly,
"sonra ben onları açık açık çağırdım."

again i summoned them aloud,
"sonra ben onları açık açık çağırdım."

he was summoned to appear in court.
mahkemeye çağrıldı.

each nation shall be summoned to its book.
her ümmet kendi kitabına davet edilir.

let the witnesses not refuse when they are summoned.
az olsun, çok olsun, ödeme tarihi ile birlikte onu yazmaktan üşenmeyin.

and the witnesses must not refuse when they are summoned.
tanıklar da, çağrıldıkları vakit kaçınmasınlar.

after the coup, at least 751 individuals were summoned by the ncpo .
darbenin ardından en az 751 kişi ncpo tarafından çağrıldı.

and they had been summoned to prostrate themselves while they were yet unhurt.
halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).

and thou wilt see each nation crouching, each nation summoned to its record.
(o gün) her ümmeti (allah'ın huzurunda) toplanmış görürsün.

ten minutes after the second goal, the albiceleste summoned still more magic.
İkinci golden on dakika sonra, mavi-beyazlılar sihirlerini devam ettirdiler.

he said, ‘my lord! indeed, i have summoned my people night and day
(nuh:) "rabbim, dedi, ben kavmimi gece gündüz da'vet ettim."

romania's foreign affairs ministry immediately summoned the hungarian ambassador to explain semjen's presence.
romanya dışişleri bakanlığı derhal macaristan büyükelçisini çağırarak semjen'in resepsiyona katılımı hakkında açıklama talebinde bulundu.