Sie suchten nach: th there it is! (Englisch - Türkisch)

there it is.
İşte o.

so there it is.
ve işte burada.

there it ends.
İşte burada tıkanıyorum.

but there it is slowed down.
İşte bu ağır çekimde.

okay, there it goes.
tamam, işte başlıyor.

and there it is on the shelves.
ve işte raflarda yerini almış.

we have been there. it is not true.
gittik gördük yani, böyle değil.

and they immediately went, "there it is."
hemen cevap verdiler, 'İşte buradaki'.

and there it is in the thrust configuration.
ve burada da alan sahne yapılandırmasını görüyorsunuz.

there it is, pumping water from 30 feet.
bakın, burada 10 metre derinden su pompalıyor.

so there it is; the retinas are baking.
ve işte; retinalar yanıyor.

and there it is, that's the bambi 16.
ve işte burada, bu bambi 16.

we get to see a skull. but there it is.
genelde kafatasını görürüz. fakat işte burada.

there it is: the strong form of the shoe knot.
İşte böyle: ayakkabı düğümünün sağlam şekli.

okay, there it goes. right now.
tamam, şimdi geliyor.

yes, there it is. and there's the prime.
evet, işte burada. sınırları da bunlar.

so there it is: 227 billion is what africa owes.
İşte burada. 227 milyar, afrika'nın borcudur.

if it cannot take us there, it is not good literature.
eğer bunu başaramazsa zaten iyi bir edebi eser değildir.

nobody didn't jump out of there. it is impossible in here.
kimse oradan atlamadı bizde olsa, imkânı yok.

but when that food is there, it's transformative.
ama yiyecek orada olduğunda, dönüştürücü oluyor.