Sie suchten nach: the rods (Englisch - Türkisch)

there are major functional differences between the rods and cones.
koni ve çomak hücreler arasında önemli işlevsel farklılıklar vardır.

and moses laid up the rods before the lord in the tabernacle of witness.
musa değnekleri levha sandığının bulunduğu çadırda rabbin önüne koydu.

separate the rod from the actual male.
rodu asıl erkek parçadan ayırın.

accessories to be supplied together with the rod shall include
Çubuk ile birlikte temin edilecek aksesuarlar aşağıdaki hususları içerecektir

and the flocks conceived before the rods, and brought forth cattle ringstraked, speckled, and spotted.
Çubukların önünde çiftleşince çizgili, noktalı, benekli yavrular doğuruyorlardı.

the rod shall be treated in such away as to prevent oxidation.
Çubuk, oksitlenmeyi önleyecek şekilde işlenecektir.

and moses took the rod from before the lord, as he commanded him.
musa kendisine verilen buyruk uyarınca değneği rabbin önünden aldı.

the rod-attachment is a rigid, extra coronal slide attachment.
rod-çubuğu, rijit, ekstra koronal kaydırmalı bir bağlantısıdır.

and he set the rods which he had pilled before the flocks in the gutters in the watering troughs when the flocks came to drink, that they should conceive when they came to drink.
soyduğu çubukları koyunların önüne, su içtikleri yalaklara koydu. koyunlar su içmeye gelince çiftleşiyorlardı.

the rod and reproof give wisdom: but a child left to himself bringeth his mother to shame.
kendi haline bırakılan çocuksa annesini utandırır.

but when he saw the rod writhing as though it were a serpent, he turned his back in retreat and did not even look behind.
(asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı.

but when he saw the rod writhing as though it were a serpent, he turned back in retreat, and did not even look behind.
(attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı.

and concerning the tithe of the herd, or of the flock, even of whatsoever passeth under the rod, the tenth shall be holy unto the lord.
bütün sığırlarla davarların ondalığı, sayımda çoban değneğinin altından geçen her onuncu hayvan rab için kutsal sayılacaktır.

now cast your rod!" but when he saw the rod writhing as though it were a serpent, he turned his back in retreat and did not even look behind.
"asanı bırak;" (bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı.

but when he saw the rod writhing as though it were a serpent, he turned back in retreat, and did not even look behind. (he was told): "o moses, go ahead and have no fear.
(musa attığı kocaman) asa'sının küçük bir yılan gibi titreş(ip hareket et)tiğini görünce (korkudan) öyle dönüp kaçtı (ki) arkasına bile bakmadı: "ey musa, dön, korkma, sen güvende olanlardansın."