Sie suchten nach: the water of the river rose little by little (Englisch - Türkisch)

the water is deep in this part of the river.
nehrin bu kısmında su derindir.

the breaking of the power of rome proceeded little by little.
roma’nın gücünün kırılması küçük küçük adımlarla sürdü.

the patient got better little by little.
hasta azar azar iyileşti.

he recovered little by little.
o,azar azar iyileşti.

this plant grew little by little.
bitki azar azar büyüdü.

and it must feel the water of the sea.
denizdeki suyu hissedebilmeli.

his french is improving little by little.
fransızcası yavaş yavaş gelişiyor.

about 50-55% of the water discharge of the river is from melted snow.
nehir suyunun 50-55% kadarı eriyen kar sularından oluşmaktadır.

tom's japanese is improving little by little.
tom'un japoncası yavaş yavaş gelişiyor.

with her help, my french improved little by little.
onun yardımıyla fransızca'm azar azar ilerledi.

then we take it to ourselves, taking little by little.
sonra (güneş yükseldikçe) gölgeyi yavaş yavaş çekip aldık.

then we draw it back to us, withdrawing it little by little.
sonra (güneş yükseldikçe) gölgeyi yavaş yavaş çekip aldık.

we will draw them on little by little from where they do not know.
biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.

or that he will not seize them, little by little destroying them?
veya hareket halindelerken -ki allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler?

after that, croats started to leave sarajevo, little by little.
İşte bunun üzerine hırvatlar ufaktan ufaktan saraybosna'yı terketmeye başladı.

it's like the water of the stream; it never sits still.
akıp giden su gibidir, asla olduğu gibi kalmaz.

and all the egyptians digged round about the river for water to drink; for they could not drink of the water of the river.
mısırlılar içecek su bulmak için ırmak kıyısını kazmaya koyuldular. Çünkü ırmağın suyunu içemiyorlardı.

(the water of) a spring therein, named salsabil.
(bu şarap) orada bir pınardandır ki adına selsebil denir.

we shall draw them little by little (to their undoing) in a way that they will not know.
biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.

he jumped into the river in defiance of the icy water.
o, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.