Sie suchten nach: waxing (Englisch - Türkisch)

waxing
ağda

waxing gibbous
dolunay öncesimoon phase between full moon and 3rd quarter

waxing gibbous (75%)
dolunay öncesi (75%)

waxing proud against it, talking foolish talk by night.'
"ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz."

are you waxing proud, or fancy yourself to be too exalted?”
burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?"

the first one was called sanding and the second one was called re-waxing.
İlki kum, ikincisi mumlama.

for when it was said to them, 'there is no god but god,' they were ever waxing proud,
kendilerine "la ilahe illa allah" denildiğinde büyükleniyorlardı.

only those believe in our signs who, when they are reminded of them, fall down prostrate and proclaim the praise of their lord, not waxing proud.
ayet ve mucizelerimize gerçekten inananlar, onları işittikleri zaman secdeye varırlar ve büyüklük taslamadan rab'lerini yüceltirler.

and the dwellers on the battlements shall call to certain men they know by their sign: 'your amassing has not availed you, neither your waxing proud.
(yine) a'raf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı.

who hears the signs of god being recited to him, then perseveres in waxing proud, as if he has not heard them; so give him the good tidings of a painful chastisement.
kendine okunan allah'ın ayetlerini dinleyip, sonra, onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, yalancı ve günahkar kişinin vay haline! ona can yakıcı bir azap müjdele.

waxing proud in the land, and devising evil; but evil devising encompasses only those who do it; so do they expect anything but the wont of the ancients?
(bu da) yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzenidir. halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer.

and when our signs are recited to such a man he turns away, waxing proud, as though he heard them not, and in his ears were heaviness; so give him good tidings of a painful chastisement.
ona ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak döner. ona acı bir azabı müjdele.

and when it is said to them, 'come now, and god's messenger will ask forgiveness for you,' they twist their heads, and thou seest them turning their faces away, waxing proud.
onlara, "gelin de allah'ın elçisi sizin için bağışlanma dilesin," denildiğinde, başlarını çevirirler; büyüklük taslayarak saptıklarını görürsün.