Sie suchten nach: yes i love u as a friend (Englisch - Türkisch)

i like you as a friend.
seni bir arkadaş olarak seviyorum.

i'm here as a friend.
arkadaş olarak buradayım.

i regarded tom as a friend.
tom'u bir arkadaş olarak görüyorum.

i always counted you as a friend.
seni her zaman bir arkadaş saydım.

i wish i had not taken that one as a friend.
and olsun ki beni, bana gelen kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.

i wish i had not taken so and so as a friend!
and olsun ki beni, bana gelen kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.

poignancy is a word i love as a designer.
dokunaklık bir tasarımcı olarak sevdiğim bir kelimedir.

few treasures are worth as much as a friend.
bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.

oh, woe to me! i wish i had not taken that one as a friend.
"ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim!"

a friend sent the fruit as a gift.
bir arkadaş hediye olarak meyve gönderdi.

sufficieth allah as a friend and sufficieth allah as a helper.
allah size dost olarak da yeter, yardımcı olarak da yeter.

"ah! woe to me! would that i had never taken so-and-so as a friend!
"ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim!"

and allah is knower of your enemies. sufficieth allah as a friend and sufficieth allah as a helper.
allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak allah yeter, bir yardımcı olarak da allah yeter.

as a friend of mine says, "life is a series of things you're not quite ready for."
bir arkadaşımın söylediği gibi "hayat karşılaşmaya hazır olmadığın bir dizi şeydir"

"when my friends were going to school, i, as a little girl of 13 had been married with a man, a friend of my father, in his 30s.
"arkadaşlarım okula giderken, henüz 13 yaşında küçük bir kız çocuğu olarak, babamın o zamanlar 30’larında olan bir arkadaşıyla evlendirildim.

the move was "too much for everybody here", said dondar efe, who describes herself as a friend of sik's.
kendisini Şık'ın bir arkadaşı olarak tanımlayan döndar efe, bu hareketin "buradaki herkes için çok fazla olduğunu" söyledi.

and he is the doer of good (to others) and follows the faith of ibrahim, the upright one, and allah took ibrahim as a friend.
bundandır ki allah İbrâhim’i dost edinmiştir. [46,16; 3,68; 16,123; 53; 37; 2,124; 16,120-121]

indeed they were near to seducing thee from that we revealed to thee, that thou mightest forge against us another, and then they would surely have taken thee as a friend;
(ey muhammed!) az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.

describing turkey as "a friend and an important ally of america", the us president voiced appreciation for erdogan's commitment to stopping terrorism.
türkiye'yi "amerika'nın dostu ve önemli bir müttefiki" olarak tanımlayan abd başkanı, erdoğan'ın terörün durdurulması konusundaki kararlığına takdirlerini dile getirdi.

recalling his childhood in a letter to vladimir stasov, vasnetsov remarked that he "had lived with peasant children and liked them not as a narodnik but as a friend".
vasnetsov, vladimir stasov'a bir mektubunda çocukluk anılarını aktarırken, köylü çocuklarla yaşamış olduğunu ve onları narodnik değil, birer arkadaş olarak sevdiğini belirtmiştir.