Sie suchten nach: doni moi un photo (Französisch - Türkisch)

et assigne-moi un assistant de ma famille:
"ailemden bana bir yardımcı ata."

et fais de moi l'un des héritiers du jardin des délices.
"beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"

il a été pour moi un ours en embuscade, un lion dans un lieu caché.
gizlenmiş bir aslandır.

jésus, apercevant leur ruse, leur répondit: montrez-moi un denier.
onların hilesini anlayan İsa, ‹‹bana bir dinar gösterin›› dedi. ‹‹Üzerindeki resim ve yazı kimin?›› ‹‹sezarın›› dediler.

le portail en ligne populaire onlinekhabar a publié un photo-reportage sur l'épreuve de ceux qui passent la nuit dehors.
popüler internet portalı onlinekhabar, geceyi açık havada geçiren insanların durumu üzerine bir fotoğraf albümü yayınladı.

ne sois pas pour moi un sujet d`effroi, toi, mon refuge au jour du malheur!
felaket gününde sığınağım sensin.

s'il y avait pour moi un retour! je serais alors parmi les bienfaisants».
elime bir fırsat geçse de iyilerden olsam!”

laissez -moi un message & #160;: leave a note to the user that is using the computer
bir not bırakın: leave a note to the user that is using the computer

en même temps, prépare-moi un logement, car j`espère vous être rendu, grâce à vos prières.
bu arada bana kalabileceğim bir yer hazırla. Çünkü dualarınız aracılığıyla sizlere bağışlanacağımı umuyorum.

et quand il leur eut fourni leur provision, il dit: «amenez-moi un frère que vous avez de votre père.
(yusuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: "sizin bababir kardeşinizi de bana getirin.

apporte-moi du gibier et fais-moi un mets que je mangerai; et je te bénirai devant l`Éternel avant ma mort.
baban ona, ‹bana bir hayvan avla getir› dedi, ‹lezzetli bir yemek yap, yiyeyim. Ölmeden önce seni rabbin huzurunda kutsayayım.›

«accorde-moi un délai, dit (satan,) jusqu'au jour où ils seront ressuscités.»
"dirilecekleri güne kadar bana süre tanı," dedi.

ce sera lui qui bâtira une maison à mon nom. il sera pour moi un fils, et je serai pour lui un père; et j`affermirai pour toujours le trône de son royaume en israël.
adıma bir tapınak kuracak olan odur. o bana oğul olacak, ben de ona baba olacağım. onun krallığının tahtını İsrailde sonsuza dek sürdüreceğim.› gelmektedir.

- «seigneur, dit zacharie, donne-moi un signe.» - «ton signe, dit allah, c'est que pendant trois jours tu ne pourras parler aux gens que par geste.
"rabbim, bana bir alamet ver," dedi. "alametin, üç gün işaretle anlaşmanın dışında halk ile konuşmamandır.