Sie suchten nach: mers (Französisch - Türkisch)

7 mers estates
mustang yarışı

et les mers allumées,
denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),

et que les mers confondront leurs eaux,
denizler akıtılıp taşırıldığı zaman,

déversements accidentels de pétrole dans les mers européennes
avrupa denizlerinde kaza sonucu oluşan petrol sızıntıları

il a donné libre cours aux deux mers pour se rencontrer;
(acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

la surpêche est toujours largement répandue dans to utes les mers paneuropéennes.
aşırı avlanma tüm pan-avrupa ülkelerinde hala yaygındır.

de ces deux [mers] sortent la perle et le corail.
bu iki denizden de inci ve mercan çıkar.

car il l`a fondée sur les mers, et affermie sur les fleuves.
sular üzerinde durduran.

il fit pleuvoir sur eux la viande comme de la poussière, et comme le sable des mers les oiseaux ailés;
deniz kumu kadar kuş;

le changement climatique est susceptible d’affecter les mers et les côtes, et a fortiori les organismes mar ins.
İklim değişikliğinin, deniz organizmaları da dahil olmak üzere, deniz ve kıyıları etkilemesi muhtemeldir.

en 2006, environ 45% des stocks de poissons évalués dans les mers européennes étaient pêchés hors des limites biologiques sûres.
balıkçılık anket verileri, balık avlama istatistikleri ve oşinografik koşulların çevresel izlemesi, en çok avlanan ticari türlerin sağlığının değerlendirilmesinde paha biçilmez veriler sunmaktadır.

l’eutrophisation reste problématique dans toutes les mers fermées et eaux marines protégées de l’ensemble de la région paneuropéenne.
Ötroikasyon pan-avrupa bölgesindeki tüm kapalı denizler ve korunan deniz sularında sorun teşkil etmeye devam etmektedir.

(rappelle-toi) quand moïse dit à son valet: «je n'arrêterai pas avant d'avoir atteint le confluent des deux mers, dussé-je marcher de longues années».
an o zamanı ki musa, genç arkadaşına, ben demişti, iki denizin kavuştuğu yeredek durmadan, dinlenmeden gideceğim, yahut da yıllarca bu uğurda uğraşacağım.