Sie suchten nach: ausilio (Italienisch - Türkisch)

e affinché allah ti presti ausilio possente.
böylece sana, kimsenin güç yetiremeyeceği bir şekilde yardım eder.

ti basti il tuo signore come guida e ausilio!
bununla beraber hidayet verici ve yardımcı olarak rabbin yeter.

quando verrà l’ausilio di allah e la vittoria,
allah'ın yardım ve zaferi geldiği zaman,

e [l'uomo] non avrà più né forza, né ausilio.
artık onun için ne bir kuvvet vardır ne de bir yardımcı.

affinché vi rimangano in perpetuo, senza trovare né protettore né ausilio.
(onlar) orada ebedi olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır.

già demmo a mosè la torâh e gli concedemmo suo fratello aronne come ausilio.
and olsun ki musa'ya kitap verdik, kardeşi harun'u da kendisine vezir yaptık.

ad ogni profeta assegnammo un nemico scelto tra i malvagi. ti basti il tuo signore come guida e ausilio!
ve biz böylece her peygambere, mücrimlerden düşmanlar halkettik ve doğru yolu göstermek için de rabbin yeter sana, yardım etmek için de.

quando giunge poi l'ausilio del loro signore, dicono: “noi eravamo con voi!”.
ama rabbinden (sana) bir yardım gelse, andolsun: "biz de sizinle beraberdik," derler.

l’ucvv è diretto da un presidente,con l’ausilio di un vicepresidente,entrambi nominati dal consiglio dell’ue.
cpvo, her ikisi de ab konseyi tarafından atanan bir başkan ve ona yardımcı olan bir başkan yardımcısı tarafından yönetilir.

anzi, se sarete pazienti e pii, quando i nemici verranno contro di voi, il vostro signore vi manderà l'ausilio di cinquemila angeli guerrieri.
evet, eğer sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız, -düşmanlarınız da hemen üzerinize geliverirlerse- rabbiniz, formalı formalı tam beş bin melek göndererek size yardım edecektir.

e di': “o signor mio, fammi entrare con la verità e fammi uscire con la verità, e concedimi potere e ausilio da parte tua”.
beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoşnutluk ve esenlikle çıkar. katından beni destekleyecek bir kuvvet ver."

[e allora] ti avremmo fatto soffrire un doppio [supplizio] nella vita e un doppio [supplizio] nella morte, quindi non avresti trovato chi ti sarebbe stato d'ausilio contro di noi.
bu durumda, biz sana, hayatın da kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.