Sie suchten nach: implorando, con tutta la mia forza, (Italienisch - Türkisch)

accresci con lui la mia forza,
"beni onunla destekleyip güçlendir."

il cavallo non giova per la vittoria, con tutta la sua forza non potrà salvare
büyük gücüne karşın kimseyi kurtaramaz.

lo salvammo insieme con tutta la sua famiglia,
geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.

elimina tutta la cache
bütün geçici dizini sil

riferimento a tutta la corrispondenza
tüm eşleşme referansı

ha fiaccato per via la mia forza, ha abbreviato i miei giorni
‹‹senin yılların kuşaklar boyu sürer!

amerai dunque il signore dio tuo con tutto il tuo cuore, con tutta la tua mente e con tutta la tua forza
tanrın rabbi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.›

tutta la potenza appartiene ad allah.
tüm onur ve kudret allah'ındır.

carica tutta la dimensione dell' immagine
tam resim boyutunu yükle

sms salvati in tutta la memoriaphonebook memory slot
sms tüm belleğe depolandıphonebook memory slot

autenticazione (mantieni per tutta la sessione)
yetkilendirme (oturumda koru)

contatti salvati in tutta la memoriasms memory slot
kişiler tüm belleğe depolandısms memory slot

in verità tutta la potenza appartiene ad allah.
[35,10; 63,8]

autenticazione amministratore (mantieni per tutta la sessione)
yönetici yetkilendirmesi (oturumda koru)

giosuè partì da gàlgala con tutta la gente di guerra e tutti i prodi guerrieri
bunun üzerine yeşu bütün savaşçıları ve yiğit adamlarıyla birlikte gilgaldan yola çıktı.

a te, mia forza, io mi rivolgo: sei tu, o dio, la mia difesa
bana düşmanlarımın yıkımını gösterir.

il signore dio è la mia forza, egli rende i miei piedi come quelli delle cerve e sulle alture mi fa camminare
aşırtır beni yükseklerden. |imüzik şefi için: telli sazlar eşliğinde söylenecek.|r

il re dunque uscì a piedi con tutta la famiglia; lasciò dieci concubine a custodire la reggia
böylece kral ardısıra gelen bütün ev halkıyla birlikte yola koyuldu. ancak saraya baksınlar diye on cariyesini orada bıraktı.

guardati dunque dal pensare: la mia forza e la potenza della mia mano mi hanno acquistato queste ricchezze
‹bu serveti toplayan kendi yeteneğimiz, güçlü elimizdir› diye düşünebilirsiniz.

uomo pio e timorato di dio con tutta la sua famiglia; faceva molte elemosine al popolo e pregava sempre dio
dindar bir adamdı. hem kendisi hem de bütün ev halkı tanrıdan korkardı. halka çok yardımda bulunur, tanrıya sürekli dua ederdi.