Sie suchten nach: 많으니까 (Koreanisch - Türkisch)

노동자는 많으니까
her zaman işçi bulunur.

화장실은 많으니까...
Şansına hemen şurada...

이 지역에 저항군이 많으니까
bu bölgede oldukça fazla isyancı ayaklanmaları var.

여러가지로 정보가 너무 많으니까..
düzenlemek için çok fazla bilgi var.

그럴 만도 하지 평가할 게 많으니까
- sen de haklısın.

내 전쟁은 끝나지 않았어 아직 적들이 많으니까
benim savaşım daha bitmedi, düşman hâlâ dışarıda bir yerde.

난 옷이 많으니까 더 큰방을 써야 한단 말이야
-büyük oda benim olmalı.

그리고 테디는 연줄이 많으니까 특히 동부 쪽에 많으니까 테디는 괜찮을 거야
teddy'nin de, esasen doğu sahillerinde olmak üzere birçok bağlantısı var.

난 받아들일 수 없네 자네보다 나이가 더 많으니까 그리고 난 자네가 지금 있는 곳에 있어봤지
bunu kabul edemem çünkü ben senden büyüğüm ve senin geçtiğin yollardan geçtim.

과학자중엔 여자들도 많으니까 you know, a lot of famous scientists are women.
peki sen "dunphy, yalnız kalpler" tabirini bilir misin?

- 그런 곳이 많진 않으니까
- nereye gideceğimizi dahi bilmiyoruz.