Sie suchten nach: krajeva (Kroatisch - Türkisch)

geodeti su demonstrirali svojstva tla s raznih krajeva planete.
jeodezi etütlerinde gezegenin çeşitli kesimlerinden alınan toprakların özellikleri sergilendi.

na kraju krajeva, ovo je europa", zaključio je rupcea.
ne de olsa burası avrupa." dedi.

njihova se naselja protezahu od meše sve do sefara, brdovitih krajeva na istoku.
doğuda, meşadan sefara uzanan dağlık bölgede yaşarlardı.

na kraju krajeva, nije dovoljno da jedna ministrica povede križarski rat protiv korupcije.
sonuçta tek bir bakanın yolsuzluğa karşı savaş açması yeterli değil.

sveæenici i leviti, koji su bili po svem izraelu, pristupiše k njemu iz svih krajeva.
İsrailin her bölgesinden kâhinlerle levililer rehavamdan yana geçtiler.

"na kraju krajeva, mi smo danas ovdje zahvaljujući volji građana bosne i hercegovine.
cumhurbaşkanı üyesi, "sonunda, bosna-hersek halkının iradesi sayesinde bugün burada bulunuyoruz.

Član predsjedništva bih Željko komšić nazočio je ceremoniji uz više od 3.000 gledatelja iz svih krajeva europe.
törene, avrupa'nın dört bir yanından gelen izleyicilerin yanı sıra bh cumhurbaşkanlığı üyesi zeljko komsiç de katıldı. c-47'nin 2.

Èudesno nas uslišuješ u pravednosti svojoj, o bože, spasenje naše, nado svih krajeva svijeta i mora dalekih.
gücüyle dağları kuran,

makedonija je svakog ljeta domaćin niza kulturnih događanja koja privlače svjetski poznate izvođače i i entuzijastične posjetitelje iz svih krajeva svijeta.
makedonya'da her yıl dünyanın dört bir yanından tanınmış sanatçı ve hevesli ziyaretçilerin katıldığı kültür şölenleri düzenleniyor.

u međuvremenu, vlada premijera simeona saxe-coburga nalazi se na udaru obaju krajeva političkog spektra. .
bu arada başbakan simeon saxe-coburg’un hükümeti siyasi yelpazenin her iki ucundan da saldırıya uğruyor.

na kraju krajeva, tito je bio taj koji je 1955. osnovao pn. inicirao je prvi samit 1961. i i bio prvi glavni tajnik organizacije.
zira 1955 yılında nam'yi kuran, 1961 yılındaki ilk zirvesine öncülük eden ve hareketin ilk genel sekreterliğini yapan tito idi.

na kraju krajeva, našu spremnost da pomognemo pokazali smo i 1999, kada je moja zemlja na vrhuncu krize na kosovu prihvatila oko 300.000 izbjeglica iz te pokrajine.
zaten 1999 yılında kosova sorunu doruk noktasındayken ülkemize kabul ettiğimiz 300.000 mülteci ile de yardıma hazır olduğumuzu kanıtladık.

na kraju krajeva, dostavljanje i diseminacija rezultata opravdava postojanje ncpd-a, budući da ti rezultati dokazuju njegovu vidljivost na državnoj i međunarodnoj razini.
Çıktılar hem ulusal hem de uluslararası olarak görünürlük sağladığından, çıktı üretimi ve yaygın bildirimi son kertede uuim’nin varlığının temelini teşkil eder.

bikini rekord organizirao je časopis cosmopolitan, a snimljen je na plaži popularnog beogradskog jezera ada ciganlija. 2.353 žene došle su u beograd iz svih krajeva zemlje na cjelodnevnu zabavu na plaži.
bikini rekoru cosmopolitan dergisi tarafından organize edildi ve belgrad'ın popüler ada ciganlija gölü'nün plajında çekildi. gün boyu süren plaj partisi için ülkenin dört bir yanından 2353 kadın belgrad'a geldi.

na kraju krajeva, pred dvije je godine sudac okružnog suda Života Đoinčević uhićen na temelju slične optužnice, no dobio je tek simboličnu kaznu – jednaku vremenu provedenom u pritvoru.
ne de olsa bundan iki yıl önce bölge mahkemesinde görevli hakim zivota djoinceviç benzer suçlar nedeniyle tutuklanmış, fakat tutuklu bulunduğu süreye göre göstermelik bir ceza almıştı.

na kraju krajeva, kfor sve snima, a tog dana sam osobno vidio vojnike s kamerama, pa je vrlo lako utvrditi gdje sam bio, s kim i što sam radio", dodaje.
sonuçta kfor her şeyi kaydediyor ve o gün de ellerinde kameralar olan askerler gördüm, bu yüzden de benim nerede, kiminle olduğumu ve ne yaptığımı belirlemek çok kolay." diye de ekledi.

"ne vjerujem u opipljivu korist od takvog koraka" ističe slatina. "na kraju krajeva to je skoro ništa, jer nema vojne pomoći u dolarima ili nečeg konkretnog. međutim, to je prijeko potreban korak koji jednostavno ne možete preskočiti", smatra slatina.
"elle tutulur pek bir [kazanç] olduğunu sanmıyorum," diyen slatina, "gün sonunda ele neredeyse hiçbir şeyin geçmediğini, dolar üzerinden askeri yardım filan olmadığını, ancak bunun atlanmaması gereken, gerekli bir adım olduğunu," söyledi.