Sie suchten nach: quaerentes (Latein - Türkisch)

insidiantes et quaerentes capere aliquid ex ore eius ut accusarent eu
ağzından çıkacak bir sözle o'nu tuzağa düşürmek için fırsat kolluyorlardı.

nec quaerentes ab hominibus gloriam neque a vobis neque ab alii
İnsanlardan -ne sizden ne başkalarından- gelecek övgünün peşinde de değildik.

et quaerentes eum tenere timuerunt turbas quoniam sicut prophetam eum habeban
o'nu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, o'nu peygamber sayıyordu.

confundantur et revereantur quaerentes animam meam avertantur retrorsum et confundantur cogitantes mihi mal
bütün korkularımdan kurtardı beni.

adhuc eo loquente ad turbas ecce mater eius et fratres stabant foris quaerentes loqui e
İsa daha halka konuşurken, annesiyle kardeşleri geldi. dışarıda durmuş, onunla konuşmak istiyorlardı.

quod si quaerentes iustificari in christo inventi sumus et ipsi peccatores numquid christus peccati minister est absi
mesihte aklanmak isterken kendimiz günahlı çıkarsak, mesih günahın yardakçısı mı olur? kesinlikle hayır!

cum ergo vidisset turba quia iesus non esset ibi neque discipuli eius ascenderunt naviculas et venerunt capharnaum quaerentes iesu
halk, İsanın ve öğrencilerinin orada olmadığını görünce teknelere binerek kefarnahuma, İsayı aramaya gitti.

illi vero ambulantes pervenerunt ad montana et manserunt ibi tres dies donec reverterentur qui fuerant persecuti quaerentes enim per omnem viam non reppererunt eo
adamlar ayrılıp dağa çıktılar; kendilerini kovalayanlar dönünceye dek üç gün orada kaldılar. kovalayanlar yol boyu onları aradılarsa da bulamadılar.