Sie suchten nach: salteador (Portugiesisch - Türkisch)

salteador.
haydut!

bandido! salteador!
haydut.

o salteador mais novo.
en yeni mutlu adam.

larga-me, salteador!
dokunma bana haydut!

tu és só um salteador.
sen bir leş toplayıcısısın.

seu salteador do oriente!
seni oryental "picarun!"

- o que é um salteador?
- pikarun nedir?

não passas de um salteador.
sen, hayduttan başka bir şey değilsin.

e como procederia com este... salteador?
ve sen bu haydutla nasıl başa çıkacaksın?

esse wallace não passa de um salteador.
wallace denen adam bir haydut, başka bir şey değil.

não me lembro disto no mapa do salteador.
bu geçişi daha önce Çapulcu haritası'nda hiç görmemiştim.

há um ano atrás era um salteador nas florestas.
bir yıl önce ormanda bir eşkıyaydın.

e porque haveria ser gregor de se transformar em salteador?
neden sör gregor haydut olsun ki?

antes do poderoso sansão se ter transformado num salteador comum.
güçlü samson sıradan bir hırsız olmadan önce.

para mim pareces-te um pouco mais com um salteador de ovelhas.
koyun sofrasında kurtmuşsunuz gibi geliyor bana.

onde estava o salteador da estrada, dick turpin, pendurado em 1739?
eşkıya dick turpin 1739'da nerede asıldı?

depois do sol nascer. um salteador colocou-me uma lâmina no pescoço.
eşkıyanın teki boğazıma bir bıçak dayadı.

se voltas a cruzar esta soleira, abato-te como a qualquer outro salteador.
bu eşikten bir daha geçersen, ...seni herhangi bir çapulcu gibi vururum.

então todos tornaram a clamar dizendo: este não, mas barrabás. ora, barrabás era salteador.
onlar yine, ‹‹bu adamı değil, barabba'yı isteriz!›› diye bağrıştılar. oysa barabba bir hayduttu.

"os salteadores da arca perdida"
"kutsal hazine avcıları"