Sie suchten nach: jao brate (Serbisch - Türkisch)

ajde brate lajkujte ovo
come on brother like this

srecan ti rodjendan brate moj
sretan ti rođendan brate moj

«hajde veliki brate pokaži nam šta još znaš.
"haydi big brother bize bildiklerini göster.

i metnu telo u svoj grob, i plakahu nad njim govoreæi: jaoh brate!
cesedi kendi mezarına gömdü. ‹‹ah kardeşim!›› diyerek ardından ağıt yaktılar.

a isav reèe: ima, brate, u mene dosta; neka tebi šta je tvoje.
esav, ‹‹benim yeterince malım var, kardeşim›› dedi, ‹‹senin malın sana kalsın.››

jer imam veliku radost i utehu radi ljubavi tvoje, što srca svetih poèinuše kroza te, brate!
sevgin benim için büyük sevinç ve teselli kaynağı oldu. Çünkü kutsalların yürekleri senin sayende ferahladı, kardeşim.

a ona mu reèe: ne, brate, nemoj me osramotiti, jer se tako ne radi u izrailju, ne èini to bezumlje.
ama tamar, ‹‹hayır, kardeşim, beni zorlama!›› dedi, ‹‹İsrailde böyle şey yapılmamalıdır! bu iğrençliği yapma!

košarkaška reprezentacija grčke nadvladala je prednost domaćeg terena svog protivnika, pobedivši reprezentaciju kine koju je predvodio jao ming.
yunan erkek basketbol takımı rakibinin ev sahibi avantajının üstesinden gelerek, yao ming'in liderliğindeki Çin takımını yenmeyi başardı.

Švajcarski teniski šampion rože federerž i kineska nba zvezda jao ming izabrani su da nose zastave svojih zemalja i privukli su veliko interesovanje svojih sportskih protivnika.
Ülkelerinin bayrak taşıyıcıları olarak seçilen İsviçreli tenis şampiyonu roger federer ile Çinli nba yıldızı yao ming, dostları olan rakiplerinden büyük ilgi gördüler.

i podje ananija, i udje u kuæu, i metnuvši ruke na nj reèe: savle, brate! gospod isus, koji ti se javi na putu kojim si išao, posla me da progledaš i da se napuniš duha svetog.
bunun üzerine hananya gitti, eve girdi ve ellerini saulun üzerine koydu. ‹‹saul kardeş›› dedi, ‹‹sen buraya gelirken yolda sana görünen rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve kutsal ruhla dolasın diye beni yolladı.››