Sie suchten nach: dinlemeye (Türkisch - Englisch)

dinlemeye devam.
keep listening.

onu dinlemeye çalıştın mı?
did you try to listen to her?

bu gece onu dinlemeye niyetliyim.
i intend to listen to it tonight.

ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.
i tried to listen to him carefully.

radyo dinlemeye düşkün müsünüz?
are you fond of listening to the radio?

ben klasik müzik dinlemeye düşkünüm.
i'm fond of listening to classical music.

onlardan seni dinlemeye gelen de vardır.
among them some give ear to you.

birçok yerden insanlar onu dinlemeye gelirlerdi.
and people would come from all over to hear him speak.

dost olmaya, bireysel hikayelerini dinlemeye başladım.
i was starting to be friends and get to know their personal stories.

en sonunda doktorumun tavisyesini dinlemeye karar verdim.
i finally decided it was time to take my doctor's advice.

doktorları, şarkıcının şimdiden müzik dinlemeye başladığını söyledi.
the singer has already started to listen to music again, his doctors said.

onlar, ahenkli melodileri dinlemeyi uyumsuz melodileri dinlemeye tercih ederler.
they like to listen to consonant melodies instead of dissonant melodies.

eğer tom'la içmeye gideceksen, bazı tuhaf masalları dinlemeye hazır ol.
if you go drinking with tom, be prepared to listen to some pretty outlandish cock and bull stories.

müzik dinlemeyi seviyorum.
musiqa tinglashni yaxshi ko'raman.